Kendi karasularını, içsularını ve ülkenin kaynaklarını yabancı şirketlere vermiş milletler bilmelidirler ki, yarın bir muharebe gününde bu şirketler birer casus ve ihanet şebekesi olacaklardır.
Biz ordunun ağır yaralılarını, başlarında subay ve doktorları olduğu halde hastane yaptığımız yerlerde bırakmıştık. Askerlikte usûl buydu.
Ne var ki Bekir Sami Bey'in Tümeni Kâzımiyye mahallesinden geçerken duyduğu feryatlar üzerine kasabaya girmiş ve görmüş, ki, hastanelere hücum eden Araplar kolu bacağı kırık yaralıları, yataktaki hastaları, birer ip takarak sokakta sürüyorlar, hastaneleri yağma ediyorlar, hastaları soyuyorlar. Halkın, Türk ordusu gitti diye korkusu kalmamış. Bekir Sami Bey durumu görünce Kâzımiyye halkını toplamaya başlamış.
Karabekir, Bekir Sami Bey'e sordu. O da yukarıda anlattığım gibi durumu açıkladı. Karabekir:
- Peki bu halkı ne yapacaksınız?
- Şimdi ne yapacağımı görürsünüz!
Biraz sonra ateş sesi duyuldu. Bir de ne görelim!.. Bekir Sami Bey dört yüz kişiden fazla olan Kâzımiyye halkını kurşuna diziyor. Çok üzülen Karabekir:
Bekir Bey ne yapıyorsun? Bu halkın ne günahı var?
- Dört yüzyıllık Osmanlı tarihinin hesabını görüyorum!