Bunu gerçekleştirebilmek için de prensip, bence, olabildiğince az şey göstermek olmalı, öyle ki izleyici bu az şeyi anlamak için daha fazla kafa patlatarak bütüne dair kendi fikrini geliştirebilsin. Benim görüşüm, bunun, sinematografik imgenin oluşturulmasında ana öğe olması. Buna semboller açısından bakarsak, sinemadaki sembol, doğadaki ve gerçeklikteki sembolle aynı. (Tabii burada söz konusu olan detaylar değil, ama gizlenenler sorunsalı.)