Ossipon kötü bir haber verircesine, "Onlar arasında da kişiliği güçlü kimseler var." diye söylendi.
"Olabilir. Belli ki bu bir derece meselesi, çünkü mesela ben onlardan çekinmiyorum. Bu yüzden onlar benden güçsüzler. Güçsüz olmamaları da mümkün değil zaten. Onların kişilik yapısı, geleneksel ahlak anlayışı üzerine kurulmuştur, toplum düzenine dayanır. Benim kişilik yapım, doğal olmayan her şeyden arınmıştır. Onların elini kolunu bağlayan bir sürü yasa var, gelenek var. Onlar güçlerini hayattan alır; bu açıdan düşünülürse, hayat her türlü sınırlama ve hesaplarla kuşatılmış tarihsel bir olgudur; dört bir yandan saldırıya açık, karmaşık, örgütlü bir olgu. Oysa ben gücümü hiçbir sınırlama tanımayan, hiç kimsenin saldıramayacağı ölümden alırım. Benim onlara üstünlüğüm açıkça belli."
...
"Günümüz ekonomik koşullarına ben olsam ne ad verirdim, biliyor musunuz? Yamyamlık bu, derdim. Düpedüz yamyamlık! Adamlar açgözlülüklerini halkın taze kesilmiş, hâlâ titreyen etiyle, sıcak kanıyla besliyor; yaptıkları bundan başka bir şey değil."
Tarihi yapan düşünceler değil, araçlardır, ayrıca ekonomik koşullar her şeyi değiştirir: sanatı, felsefeyi, aşkı, erdem anlayışını, hatta gerçeğin kendisini bile!