Aslında hayat bir bakmışsın sana gelecek için bir öğüt veriyor, bir bakmışsın sana işaretler gönderir ve bunun sonucunu gösterir.
Hiçbir yaşanmışlık sebepsiz hatta sonuçsuz değildir. Her yaşanmışlığın bir izlenimi, bir gereksinimi, bir işareti vardır. Her anın da ilerisi için bir önemi, aynı zamanda da bir dersi var.
Geçmişte olsun, şu anda olsun her zaman bir sebep-sonuç vardır. Ve asıl önemlisi de insanın tüm bu geçmiş, gelecek, duygu ve hislerini ortak bir noktada çözümleyebilmesidir bence.
Duygu her anın içinde olan ve farklılaşan bir unsurdur, işte bize gelen tüm bu işaretler ve daha fazlası en önemli -duygusal- anda gerekli değil mi?
Kitaptan bazı alıntılar:
->Belki de gerçekten yaşama dönüp birine sonsuza dek bağlanmaktan hayıflanmadan önce, dünyada olup biteni görmesi gerekiyordu.
->... dünyam yok olduğunda duyduğum kalp kırıklığıyla başa çıkmak zorunda kalmasaydım, nasıl biri olurdum?