Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akasya

Akasya
@kitapdunyalari
31 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Satranç/ Stefan Zweig
Bu noktadan öykünün şaşırtıcı sonuna kadarki süreç, aynı zamanda “faşizmin” insan ruhu üzerindeki baskısının ne korkunç sonuçlar verebileceğinin ve bireyin böyle bir baskı altında ne ölçüde parçalanabileceğini anlatımını içerir. (sayfa 82)
Reklam
Sabahattin Ali/İçimizdeki Şeytan kitabından alıntı: “... Kendimiz iyi olamıyoruz ve başkalarının iyiliğini küçük görmek için onlara reklamcı, hayır dua avcısı, hatta riyakâr diyoruz.” ~İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...
Her inişin, bir çıkışı vardır. Bir iniş sana yeni yeni şeyler fark ettirir, bir çıkış sana yeni adımlar attırır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Jules Verne’nin Ay’a Yolculuk kitabını okudunuz mu? Nasıl buldunuz?
Kitap önerileriniz neler? Mutlaka okunmalı dediğiniz kitaplar var mı? Önerilerinizi bekliyorum.
Reklam
Okuduğum bir kitaptan bir çıkarımım
Aslında hayat bir bakmışsın sana gelecek için bir öğüt veriyor, bir bakmışsın sana işaretler gönderir ve bunun sonucunu gösterir. Hiçbir yaşanmışlık sebepsiz hatta sonuçsuz değildir. Her yaşanmışlığın bir izlenimi, bir gereksinimi, bir işareti vardır. Her anın da ilerisi için bir önemi, aynı zamanda da bir dersi var. Geçmişte olsun, şu anda olsun her zaman bir sebep-sonuç vardır. Ve asıl önemlisi de insanın tüm bu geçmiş, gelecek, duygu ve hislerini ortak bir noktada çözümleyebilmesidir bence. Duygu her anın içinde olan ve farklılaşan bir unsurdur, işte bize gelen tüm bu işaretler ve daha fazlası en önemli -duygusal- anda gerekli değil mi? Kitaptan bazı alıntılar: ->Belki de gerçekten yaşama dönüp birine sonsuza dek bağlanmaktan hayıflanmadan önce, dünyada olup biteni görmesi gerekiyordu. ->... dünyam yok olduğunda duyduğum kalp kırıklığıyla başa çıkmak zorunda kalmasaydım, nasıl biri olurdum?
Hayvan Çiftliği, George Orwell
Hayvan Çiftliği kitabından çıkardığım bir düşüncemi söylemek istiyorum. Şu an daha iyi anlıyorum ki ortak kabulleniş, belirli bir çıkardan başka bir şey değildir. Kurallar, maddeler olsun; hiçbir zaman tüm her şeyi, herkesi bir sonuca götürmez. İşte bu kabulleniş, kimi yerde ufak bir mutluluk yaparken bir bakarsın aslında hayal kırıklığıdır. Ve elindeki güçle, umudun gitmesinden başka bir sonuç yoktur.
Güven ince bir buzun üzerinde çıplak ayakla yürümeye benzer. Hissettiğiniz soğuğa rağmen tedirgin adımlarla devam edersiniz. Islaklık sizi rahatsız ederken tek amacınız düşmemektir; çünkü bilirsiniz, düştüğünüzde ya siz kırılacaksınız ya da bastığınız o buz.
Yapboz ile insanların benzerliğini düşündüm. İnsanlar gibi farklı parçalar olduklarında onları tanımak zor oluyordu. Parçaları tek tek denemek gerekiyordu. Kimisi resme uygun değilken kimisi yerini bulmanın rahatlığıyla yerleşiyordu. Ama en kötüsü ise uygun olduğunu düşünüp zorla birleştirmeye çalıştığınız parçanın bir ucundan kırıldığını görmekti. Bazen o kadar kör oluyorduk ki bizim için uygun olmadığını fark etmemize rağmen insanları hayatımıza zorla yerleştirmeye çalışıyor, bir ucundan kırılıyorduk.