Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

kitapevreni

“Aşk bir zorluk, bir hata değil ve bunu değerli kılan şey tehlike. Senin icin ateşlerin arasında yürüdüm. Senin için cehennemden sağ kurtuldum. Sen beni hak etmiyorsun. Hiçbir zaman da hak etmedin. Buna karşılık ben seni hak ediyorum. Ben. Seni. Hak. Ediyorum. Ben bir kral hak ediyorum. Bir kral istiyorum." Yumruklarımı sıktım. "Tanıştığım o piçi, beni çalan hırsızı ve sahiplenen kralı sevdim ama bir korkağı sevmeyi reddediyorum. Bu korkaktan nefret ediyorum."
Sayfa 465Kitabı okudu
Reklam
𝘚𝘦𝘯𝘪 𝘨𝘰̈𝘳𝘶̈𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮, 𝘊𝘦𝘤𝘦𝘭𝘪𝘢. 𝘉𝘦𝘯. 𝘚𝘦𝘯𝘪. 𝘎𝘰̈𝘳𝘶̈𝘺𝘰𝘳𝘶𝘮. 𝘚𝘶̈𝘳𝘦𝘬𝘭𝘪 𝘬𝘦𝘯𝘥𝘪𝘯𝘪, 𝘬𝘢𝘭𝘣𝘪𝘯𝘪 𝘷𝘦 𝘴𝘢𝘥𝘢𝘬𝘢𝘵𝘪𝘯𝘪 𝘢𝘯𝘭𝘢𝘺𝘢𝘮𝘢𝘺𝘢𝘤𝘢𝘨̆ı𝘯 𝘯𝘦𝘥𝘦𝘯𝘭𝘦𝘳𝘥𝘦𝘯 𝘥𝘰𝘭𝘢𝘺ı 𝘬𝘢𝘣𝘶𝘭 𝘦𝘥𝘦𝘤𝘦𝘬 𝘩𝘦𝘳𝘬𝘦𝘴𝘦 𝘷𝘦𝘳𝘮𝘦𝘺𝘦 𝘤̧𝘢𝘭ı𝘴̧ı𝘺𝘰𝘳𝘴𝘶𝘯 𝘢𝘮𝘢 𝘢𝘤ı 𝘨𝘦𝘳𝘤̧𝘦𝘬𝘭𝘦𝘳 𝘰𝘳𝘵𝘢𝘥𝘢. Bunu anlamıştı çünkü o da kendi yarattığı bir sürgünde yaşıyordu ama kalbini başkalarına sunmak yerine, incinmemesi için bir yere kilitlemişti.
Sayfa 192Kitabı okudu
Emniyet hissi hayatın her alanında bir yanılsamaydı. Evin kapılarını sıkı sıkı kilitlesem de fırtına tepemdeki çatıyı uçurabilirdi. Kalbimi korumak için kimseyi içeri almasam da yalnızlığın acısını tadabilirdim. Sırf korktuğum için hayatımın her günü doğru şeyleri yapsam da birinin sağ elinin tek bir hareketiyle satranç tahtasından silinebilirdim. Hayatta verdiğimiz her karar bir hamleydi ve rakibimiz görünmezdi. Düşmanınız ister hastalık ister aynı yatağı paylaştığınız kişi olsun, rakibiniz kendini belli edene dek bunu bilemezdiniz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İyi şeyler yapan çok kötü bir adam mısın yoksa çok kötü şeyler yapan iyi bir adam mısın bilemiyorum." Konuştuğunda sesi çatlak çıkmıştı. "Ne düşünüyorsun?" "Bunu anlamaya çalışırken aklımı yitirdiğimi düşünüyorum."
Sayfa 181Kitabı okudu
“Kalbim yanlış yerlerde sevgi dileniyor, bir yuva bulabilmek için sağa sola atılıyordu. Ama o kalbimi istemiyordu. Yok etmeye niyetli olduğu şey ruhumdu.”
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
Biz kardeştik. Birbirimizin acısını hissederdik. Birbirimizin acısına sebep olmuştuk. Birbirimizin sabah nefesinin kokusunu bilirdik. Birbirimizi ağlatırdık. Birbirimizi güldürürdük. Birbirimize kızardık, çimdikler, tekmeler, bağırırdık. Alından öper, burunlarımızı birbirine değdirir, kirpiklerimizi kelebek gibi yanaklarımıza sürterdik. Birbirimizin kıyafetlerini giyerdik. Birbirimizden çalardık, yastıklarımızın altına değerli eşyalarımızı saklardık. Birbirimizi savunurduk. Birbirimize yalan söylerdik. Büyük insanlar, başka insanlar gibi davranırdık. Giyinip kuşanır, birbirimizi gözetlerdik. Değerli şeyler gibi birbirimize sahip çıkardık. Birbirimizi güçlü, ateşli bir tutkuyla severdik. Hayvani bir tutkuyla. Canavarca bir tutkuyla. Kız kardeşlerim. Kanım. Tenim. Paylaştığımız ne korkunç bir bağdı böyle.
Sayfa 327Kitabı okudu
“Tuhaflık yalnızca tuhaflığı doğuruyordu. Kaderi kışkırtmak, zaten doğal bir şekilde bize çekilmiş gibi görünen karanlığı davet etmek tehlikeli geliyordu.”
Çözüm bulamayan insanın çaresizliği öfke doğurur. Kaynağını bilemediğimizde öfkemiz bazen kendimize, bazen de yansımamızı gördüğümüz kişiye oluyor. Bazen de kendimizden güçsüze ya da nazımızı çekeceğine inandığımız kişilere. Kafamızda gezinen tilkiler de kendi duygu ve düşüncelerimizin yansıması nihayetinde. Biz kurnazsak onlar da kurnaz, sinsiysek onlar da sinsi, vicdanlıysak vicdanlılar. Yani tilkiye, kurda, kuşa yüklenmek yerine kendiyle yüzleşebilmeli insan...
Sayfa 223Kitabı okudu
"Keşke’nin dini, mezhebi, siyasi görüşü olmaz. Keşke, özlem ya da pişmanlık ifadesidir, acı çekenlerin, hatalarını görenlerin ortak kelimesidir. Keşke, yanlış kararlarınızın çektirdiği sancıdır, kalbi kanatan isyandir. Keşke, elden gidenlere, yitirdiklerinize yaktığınız ağıttır. Dizlerinizi dövdüğünüzde geride kalan acıdır."
Sayfa 190Kitabı okudu
“Ama çok isteyerek değil, emek verirseniz başarı olur. Çabasız, mücadelesiz edinilen başarılar geçicidir. Unutmayın, enerjinin kendisi ölçülebilir bir şey değildir, enerji, yapilan işin ve potansiyelin ölçümüdür. Ayrıca sahip olduklarına şükretmeyi bilmeyenler, değerini anlayamayanlar mutlu da olamaz, başarılı da. Kaldı ki, şükür sadece azla yetinmek değildir, var olana minnet duyabilmektir. Evrene mesaj göndermeyle hayallerinize kavuşacağınıza inanmak da bir nevi tembelliktir, hazıra konmak istemektir, o işten hayır çıkmaz."
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Kaynak yaratmak ya da yok etmek kimin işine gelir, kimin için kolay ve sürdürülebilirse neticeyi o yazar. Özgür olabilmek, tarih yazımının ve insanlığın önkoşuludur. Hangi sömürge sömürenin, hangi köle sahibinin yanlışlarını tüm çıplaklığıyla dünyaya duyurabilmiş ki.
Sözün özü, bizim için hatırdır kahve, dostluktur, sohbettir... Bazen mutluluğu paylaşarak çoğaltmaya, bazen de acıyı bölerek hafifletmeye vesile olur. "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" deriz ya, tam da öyledir dostla içilen kahve.
Noah’yla takılmak, Ben & Jerry’s’den iki alana bir bedava dondurma almak gibiydi. İlk başta harika bir fikir gibi gelebi­lirdi ama otokontrolünüzü kaybettiğinizde kendinizi hepsini bitirmiş ve karnınız ağrırken bulabilirdiniz. Kısacası Noah, güzel bir ambalajın içine gizlenmiş bir kalp ağrısıydı. Çikolatalı dondurma kadar cazipti.
Sayfa 105Kitabı okudu
“Acı nasıl ölçülür? Herkesin acı hissi farklı değil mi? Acı doğası gereği özneldir, değil mi?”
“Hem sonra, kelimeler ve sesten daha önemli bir şey daha var ki o da sessizlik. Sessizliği yönetmeyi öğrenmek. İşte bu büyüklerin nişanıdır. Söze hâkim olmak istiyorsanız, söze susarak başlamaktan daha iyi bir yol yoktur. Sesinizi çok daha iyi duyurursunuz. Ayağa kalkıyorum. Hazırım. Son bir yudum su içiyorum. Son bir kez dilimi ısırıyorum. Sessizliği bozmak için söze susarak başlıyorum.”
804 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.