Ahh, sonunda! Uzun zaman ardından ilk defa bir kitabı bitirebildim tamamen, kimi okurların reading slump diye tabir ettikleri bir okuyamama dönemindeydim sanırım geçtiğimiz son birkaç ayda ama Celil Oker'in kısa ve öz anlatımı beni kolumdan tutup yine attı sayfaların arasına. Oker'den okuduğum ilk kitap Çıplak Ceset, aynı zamanda sanıyorum ki Oker'in de yazdığı ilk kitap. Kitapta çok göze batan bir üslup bozukluğu yok ama iyelik eklerinde nedense "n" ve "m" harfleri baya baya karıştırılmış, ilgimi çekti benim böyle bir hata yapılması. Onu bunu geçelim de kitaptan konuşalım biraz.
Bilirsiniz neredeyse her polisiye yazarının kendisiyle özleşmiş bir veya birkaç dedektif veya polis karakteri bulunuyor. Celil Oker ile özleşmiş karakterimiz Remzi Ünal isimli eski pilot bir özel dedektif. Çıplak Ceset de haliyle Remzi Ünal ile atıldığımız ilk macera. Kitabın sonuna değin -sonu diyorsam sanmayın ki son yirmi otuz sayfayı kastediyorum, söz konusu olan son iki veyahut üç sayfadır- Remzi Ünal'ın özel dedektif olmasındaki olayı ve potansiyel zekasını kavrayamamıştım hani Poirot'un küçük gri hücreleri gibi bir şey yoktu ortada ama son iki üç sayfayla beraber gerçekten de alkışlayasım geldi karakterimizi. Bununla beraber yüz elli sayfayı geçmeyen bir kitap halihazırda Çıplak Ceset. Yan karakterlerinde psikolojik durumları ve takındığı tavırlar gerçekçi bir şekilde açıklanıyor kitap boyunca. Oker'in de dün ölüm yıldönümüymüş bu arada, isabet oldu kitabı okuduğum tarih. Remzi Ünal ile atılacağım diğer maceraları dört gözle bekliyorum dersem sanırım kesinlikle yalan söylemiş olmam.