Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

birvarmışbiryokmuş

birvarmışbiryokmuş
@kkitapzade
kocaeli
13 Mayıs 1993
531 okur puanı
Kasım 2017 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
120 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Tıpkı hayvan türünde olduğu gibi, insanlarda da kendi ayaklarını istediği gibi kullanmanın bir ayrıcalık olduğuna inandırılmış beyinlerle yaşıyorduk. Kitap beyaz diş 'in aynısı demeyeceğim birbirini tamamlayan eserler diye yorumumu yapmak isterim. Beyaz Diş'te yine bir hayvan vardı, fakat kötü kalpli bir hayvandı, vahşiydi, saldırgandı. Onun nasıl iyi kalpli olduğunu okumuştuk, bu eserde ise uysal, sevecen, sahibine sadık bir köpeğin zorbalıkla, işkenceyle nasıl doğasına dönüp vahşileştiğini okuduk. Birbirlerine zıt ama eş anlamlı olan bu iki eserde beni okurken derin duygulara sokmayı başardı. Bilmiyorum belki yakında tekrar Beyaz Diş'ide okuyabilirim. Bu arada filmiyle beraber okuyup izlemek yine beni her ikisine de tutkulandırdı. O dönemlere göre film çok iyi çekilmiş ve kitapla akış aynı gidiyordu. Kitabı okumak düşüncelerimde çok derinleştirmemişti beni, Buck'a yine üzüldüm çünkü ben tam bir köpek canavarıyım ( iyi yönden ) :) beni, ama izlerken Buck'in işkenceleri ve zorluklarını görmem beni derinden etkiledi.Bir köpeğin ağzından eseri okumak da ayrı bir güzellikdi. Hayvanların diliyle insanlığı anlatan güzel bir yapıt.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Atlantis Yayınevi · 201632,2bin okunma
Reklam
250 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Kitap başta bir baba ve amca gözüyle nesil ve çağ farkı olarak gençlerle aralarında ki kendi farklarını ele alıyordu. " Nihilizm" konu başlığı altında sohbet eder gibi okuduğum bir roman oldu. Başta Arkadi'nin babası ve amcası arasında ki " nesil" farklılıklarının şuan günümüzde nasıl işlendiğini anlatması bana kendi ailemle aramdaki çağ farkını hatırlattı. Sizlerde de bu sorunlar varmı bilmiyorum ama bizde hala, odama kapanıp kitap okumam (kafayı yiceksin bir salona gel insan içinde otur) televizyon izle muhabbetleri oluyor. Onlar gibi saatlerce TV karşısında vakit öldürmediğim için, bazen delirmiş bir insan gözüyle bakıyorlar bana. Tek başıma sinemaya gitmem, gezmem yine onlar için " insanlarla aramda ciddi sorunlar olduğunu" gösterse de bence herkes artık yalnız kalıp kabuklarına çekilmeliydi benim gözümde. Bir nesil atlamak bile geridekilerle o kadar çatışma çıkartabiliyor ki , Arkadi ve Bazarov'u çok iyi anladım. Fakat kitap ortalarda artık baba ve amcadan çıkıp bu sefer de gençler arasında " nihilizm" e değindi ve o hiç aşık olmam diyen Bazarov bile bu hastalığa tutuldu... Açıkçası kitabi gerçekten bir babanın oğullarıyla arasında ki muhabbeti okuyacağımı isminden dolayı bana enjekte etmiş olsada, bir Karamazov kardeşler değil di tabikide :) Hem nesil ve çağ farklılıklarını hemde nihilizm için ufaktan minik bir felsefe olarak okunacak güzel bir klasikti :) sevgiyle kalın.
Babalar ve Oğullar
Babalar ve OğullarIvan Turgenyev · İlya Yayınları · 201344,6bin okunma
376 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Uzun zamandır dosto okumadığımı anlayınca, hem çok güzel bir tercih yaptığı mı hemde sindire sindire okuyarak çok güzel bir doyuma ulaştığımı hissettim. Roman olarak değilde daha çok otobiyografisini okuyormuş gibi hissettim. Bu yüzden bu eseriyle iyi seçim yapmış olmanin mutluluğuda eklendi kitaba :) Okurken o kadar karaktere bağlandım ve
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,5bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
432 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Çok merak ederek aldığım, ama bir hata yaptığım roman oldu. Çünkü ne bir inceleme, ne bir araştırma tam anlamıyla yapmamıştım. Büyük ihtimal burada birkaç alıntıları gözüme çarpıp nasıl bir kitap acaba diyerek almışım. Kötü diyemem ama benim tarzım değildi. Karakterimiz sayesinde o kadar çok kültürle karşılaştım ki, Japon kültürü, Fransız
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20228bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Charles Bukowski okumaya şiirleriyle başladım çünkü o edebiyat dünyasına önce şiirle girmişti. Dolayısıyla onu ince görecek ve sevdiği yerinden vuracaktım. Bu acemi stratejim sonradan onun hayatını çok merak etmemi sağladı. Peşinden de çocukluğunu öğrendim ve okumalarımı ona göre yaptım. Çünkü her ne olursa olsun okuduğunuz şiirde sizi etkileyen
Bukowski'nin Kadınları
Bukowski'nin KadınlarıNazan Arısoy · Dokuz Yayınları · 2018196 okunma
Reklam
415 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kar bana Alllah'ı hatırlatıyor cümlesi beni neden böyle etkilemişti. Bu kış ayında tamda pencereden baktığımda Kar'ın dansını izlediğim günlerde elime almıştım Pamuk abinin bu eserini. Nerden bileyim bu kadar derin konu olacağını... Bilsem ne değişicekti onu da bilmiyorum ama en azından kar yağmadığı günlerde okumak isterdim. Çünkü romanda da olduğu gibi karın lekesizliği ama yeri geldimi sert olmasıyla özdeşleştirilmişti inanç. Her açıdan bakmaya çalışmış bana göre de başarılı olmuştum. 12 yıldır Almanya'da sürgün olan şair Ka, Türkiye'ye dönüşünden 4 gün sonra bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Kars'a gitmesinin sebeplerinden ilki de kızların, kadınların bu şehirde intihar etmesiydi. Peki ama neden ? ( Syf:38) " Niye herkes dine veriyor kendini ?" Dedi Ka. _ İpek cevap vermedi. " Niye bu şehirde herkes intihar ediyor?" _ Herkes değil genç kızlar, kadınlar intihar ediyor. Erkekler kendini dine veriyor, kadınlar intihar ediyor. Niye ? İşte cevap burdan sonra okumanız gereken bir konu oluyor. 464 sayfalık bir roman sadece 3 günü anlatıyor. Kadınlar intihar ediyor, silahı kalbine sıkarak, ilaç içerek, boynunu ilmeğe geçirerek. Sürekli dövüldükleri kocaları yüzünden. Kadınlar türbanlarının çıkarılmasında baskı gördükleri için. Kadınlar mutsuz ! Kadınlar umutsuz ! Ateistsen, taşlanırsın, yakılırsın. Cenaze namazin kılınmaz, kimse hakkını helal bile etmez. Peki Ankara'dan gelen bir kararla başörtü yasağı getirenler ve bunlara uyanlar ne? DEVLETİN EMRİ ALLAH'IN EMRİNDEN DAHA Mİ BÜYÜK. ? Bu toplumda anlayışlı yaşamasını öğrenemedik. Ne olursak olalım bir türlü insan olamadık.
Kar
KarOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202114,4bin okunma
432 syf.
7/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Jennifer McMahon beni kendine tutsak eden bir yazar oldu. Acaba nolcak kim kimi öldürdü yada kimin kimde eli var diye düşünerek beni gün içinde elimden kitap düşmeyecek pozisyona getirdi, ve bir günden az bir sürede dört yüzden fazla sayfayı deli gibi bitirmeme sebep oldu. Kitapta iki konu var yani iki kişi ağzından okuyoruz yine. Ama aynı hikayeleri okuyoruz : Sara'nın 1908'de tuttuğu günlüğün kitap hâline getirilmiş hâli, bir de günümüzde geçen bölüm. Kitap baştan sona sevdiklerini, çocuklarını kaybeden insanlarla dolu. Ölenlerin, kaybolanların geride kalanlarda yarattığı etkileri çok güzel veriyor kitap. Ürkütücü olan şey; kaybolan, ölen insanların daha sonrasında var olması konusunda yazarın bizi karşı karşıya bıraktığı bütün o imalar, sessizliklerle dolu anlar. Şeytanın eli ormanındaki evde oturan Sara , Martin ve kızlarından sonra o evi sahiplenen diğer ev sahipleriyle aralarında geçen olayları okuyoruz aslında. Beni aşırı sürüklediğini 430 sayfalık bir eseri hemen hemen otur kalk duş al yemek ye derken 9 saatte bitirmemle anlayabilirsiniz Bu yazara kafayı fena taktim. Ama bu ay gerilme kotamı doldurdum. Önümüzdeki ay bu yazarın diğer kitaplarıyla karşınızda olurum inşallah Sevgiyle kalın
Şeytanın Eli
Şeytanın EliJennifer McMahon · Ephesus Yayıncılık · 2016941 okunma
87 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Bir solukta bitirilecek mükemmel ve sonu hayrete düşürecek bir kitapti. Olay iki erkek kardeşin kuyuya düşmesiyle başlıyor. Bu kardeşlerinin birinin adı Büyük diğerininse küçük. Günler aylar geçer ve bir kuyuda yaşam mücadelesi vermeye devam ederler. Kuyuya düşerken yanların da bir çanta var; içinde ekmek somunu, kuru domates, birkaç incir ve bir parça peynir vardır. Açlıktan ölüm sınırına gelmiş olsalar da o çantadakilere ellerini bile sürmemiş bunun yerine hayatta kalmak için kurtçuklar, otlar ve buldukları tüm hayvanları yemişlerdir. Zamanla aralarında diyaloglar azalmış hatta haftalarca hiç konuşmamış olan kardeşlerin Küçüğü, artık konuşmayı unutmuştur. Mücadele ve hırs beni okurken çok meraklandırsada en çok o çantaya neden dokunmadıklarını, hep merak etmiştim ve sonunda beni aşırı ters köşe edecek bir bitişle merakımı yenmistim. Hırs mücadele intikam başlıkları altında harika bir kitapti. Merak uyandıran bir serüvendi benim için. Alıp okunabilecek ince ama güzel bir kitap...
Atilla'nın Atını Çalan Çocuk
Atilla'nın Atını Çalan Çocukİvan Repila · Dergah Yayınları · 2020552 okunma
432 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kafayı yedim :) buneee.... Bu tarz romanlar hiç okumamıştım. Dünya klasikleri, Rus edebiyatı, felsefe, psikoloji derken biraz nefes almak için balkonumu değiştirdim. Ve o hava ciğerlerimde bir gram bile boşluk bırakmadan doldurdu içimi. Yazarın çocuklar üstünden yazdığı bir romanı. Geçmişle geleceği eş tutarak olayları anlatıyor. Lisa karakterimiz olayın baş yapıtı gibi gözükse de ben bi ters köşe oldum açıkçası :) Lisanın gizlice ortadan kayboluşundan sonra, onun peşine düşen kardeşi kuzenleri bi iz arama derdindelerdi. Bu iz peşinde neler yaşandı gram anlatamam :) okumalısınız. Geçmişi Lisanın ağzından okuyoruz, kaybolduğu ana kadar. Geleceği ise kaybolan Lisa'yı aramaya çalışan kuzenleri abisi eş dost derken Phoebe den okuyoruz. Phoebe, Lisanın erkek kardeşi olan Sam'ın sevgilisi. Gerçekten çok iyi bir kız :) Direk fesatça düşünmeyin. İyiliği çok olmuştur Sam'a. Ama Sam ? Kitap boyunca düşüneceğiniz en gizemli kutu olabilir. Minnacık bir ipucu vermemin ziyanı olmaz diye düşündüm. Ben bir oturuşta kitabı bitirdim diyebilirim. Pek korku kitabı değil ama aşırı derecede gerilim. Gidip yazarın diğer kitaplarını inceleyim. Bu bile çok zevk veriyor şuan. Harika bir dili düşüncesi hayal dünyası olan bir MCMAHON'la tanışmayı geciktirmeyin. Kendinize ayıp edersiniz benden demesi :)
Sakın Arkana Bakma
Sakın Arkana BakmaJennifer McMahon · Ephesus Yayınları · 2019447 okunma
385 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Biri geldi biri gitti... Olan küçük kıza oldu. Tamı tamına bir aşk romanı diyebilirim. Sevgi, doyumsuzluk, aşk, hırs, aldatma, intihar, kaçış, gizlilik her şey mevcut. Birbirlerine aşık olduklarını sanıp ani bir kararla evlenen CHARLES VE MADAME BOVARY. Evliliklerinin daha en başında Bovary , " ah nerden evlendim ben" demesiyle hikâyeyi eline alıyor. Madame Bovary, hep bir arayış içinde ne istediğini kendisi de bilmeyen bir kadın. Okurken yuh artık yeter be kadın, az akıllan demeden edemedim. Ama en çok da charlesin bu kadar aptal olmasına dert yandım. Sevdiği kadının, hal ve hareketlerini anlamayacak kadar aptal oluşuna. Doktor Charles Bovary'de fazlaca saf ve iyi niyetliydi. Böyle adamların olduğuna inanmakda çok zor aslında. Karısını o kadar seviyor ve güveniyor ki hiç şüphelenmiyor. Bu kadarı da bana okurken sinir krizleri geçirtti. Neyse ki sonunda bir şeyleri farketti ama iş işten çoktan geçmişti. Kitapta en üzüldüğüm de küçük Berthe oldu. Bu ilişkinin tek ve masum çocuğu. Annesinden hiç sevgi görmedi. Sarılmak istedi ötelendi, konuşmak istedi susturuldu. Sadece gözlemledikleriyle büyüyebildi. Bir sıcaklık göremeden. Ve sonunda da kimsesiz kaldı. Roman sürükleyici ve sade anlatımıyla kolayca okunacak bir roman. Sadece betimlemeleri çok fazla ama bu beni rahatsız etmedi. Çünkü altını çizdigim çok güzel anlamlar vardı. İçim buruk şekilde incelemeyi sonlandırıp balkona geçiyorum. Üstüme kar yağa yağa Berthe için içime çekeceğim sigaramın her dumanını. Sevgiyle kalın, hiç bir şeye karşı değişmeyen gerçek sevgilerle.
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 033,2bin okunma
Reklam
300 syf.
6/10 puan verdi
·
3 günde okudu
İlk olarak şunu belirtiyim ki ; eski FBI ajanı olan Joe Navarro mesleğinde suçluları sorgularken yakaladığı beden dili hareketlerini bu kitabında resimlerle ve örneklerle anlatıyor. Okurken kendisinin olaylarını da çerçeveleyip özet çeker gibi anlatması çok farklı bir heyecan veriyordu bana :) Kendimi okurken küçük bi FBI ajanı gibi hissettim. Aranızda gezerken de beden dilinizi sizlere çaktırmadan çözüyor sonra da içimden gülüyordum :) Joe hocamın dediği gibi , karşınızdakinin beden dilini anlamaya çalışırken de çok bariz belli etmeyin kelimesi aklımdan hiç gitmeyerek bunu uygulamaya devam ediyordum. Ve ciddi ciddi konuşmak bile artık mantıksız geliyor. Meğer hepimiz aslında susarak ne çok şey ifade edebiliyormuşuz. En çok şaşırdığım beden dillerinden biriyse ayaklardı. Oturuşlar, ayakların bakış yönleri , birçok şeyi anlatıyormuş meğersem. Mesela ; Dudak bastırılması, bükmek, stres ya da tedirginliği yansıtır Kolların kavuşturulması ve ellerin sıkı bir şekilde kolları tutması, bir rahatsızlık belirtisidir. İnsanlar kendilerini rahat hissettiklerinde birbirlerine doğru eğilerek konuşurlar, aynı şekilde bir tartışma başlamışsa yada başlama noktasına geliyorsa da birbirinden uzaklaşırlar. Başlıca aslında hayatımızda her gün uyguladığımız hareketlerin ne ifade ettiğini bizlere çok güzel öğreten bir kitaptı not: Tek olumsuz yorumum; kendisini çok fazla tekrarlayan bir kitap oluşuydu.
Beden Dili
Beden DiliJoe Navarro · Alfa Yayıncılık · 20084,718 okunma
124 syf.
6/10 puan verdi
·
4 saatte okudu
Lady Susan. Belagatisiyle ( iyi konuşma, sözle inandırma yeteneği), güzelliğiyle ve çekiciligiyle bir hayli çapkın ve nerdeyse 6-8 aylık dul bir kadın . Hem kendisini ikinci bir koca arama derdinde, hemde kızını istemediği bir evliliğe ikna etme çabasında. Kitap mektuplaşmalar şeklinde ilerliyor. Sürükleyici ve tamda pandemi zamanlarında okunacak bir kitap. Bir kaç saat önce kalın bir romandan çıkmış olan beynimi, sakinleştirip biraz olsun dinlendirdi diyebilirim :) şimdiden iyi okumalar.
Lady Susan
Lady SusanJane Austen · Alfa Kitap · 2020706 okunma
264 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Bir önceki kitapta ( cumhuriyetçi olmak istiyorsanız biraz cesaret ) belirttiklerimin aynısından daha fazlasıyla geldim dostlarım. Öncelikle sakin olun ! Bu kitabı okuyunca sapık, dinsiz, yada orospu olmuyorsunuz müjde. İstediğiniz kadar marquis de sade ile ahlak ve hayat anlayışınızın benzemediğini düşünün ama benziyor işte! Onun tek farklı olayları ele alış tarzı çok farklı. Bu kitabı öyle her yerde rahatça okuyamazsiniz baştan söyleyeyim. Eğer cinsellik konusunda çok aç ve bilgisizseniz okurken zevk alacağınızı da söylemeden geçmeyeyim. Fazlaca cinselliği ele açıkca alan ve biyolojik terimler yerine vücutta adlarını direk kaleme alan Sade ; sadizmin babası olarak seçilip başyapıt olarak da bu kitabı bizlere bırakıyor. Peki kitap nasıl başlıyor ? Liberten olmak isteyen genç bir kıza, libertenlik eğitimi vermeye çalışan bir kız bir erkek tarafından. Ağır pornografi içeren ancak aralarından koyu bir felsefenin aktığı yedi diyalog ve düşünce yazısından oluşuyor. Diyaloglar çok ağır ve bir yerden sonra pornografiden dolayı sıkıcılaştığı için bana en önemli gelen yeri düşünce yazısının olduğu kısımlardı. Sade'ye göre insanlar, insanın doğasına göre özgür olmalı, aynı zamanda cinsel ve ruhsal hazzı iliklerine kadar hissetmesi gerektiğini savunuyor. Ben fikir ve düşünce açısından sevdim bu kitabı. Fakat din ve cinsellik konusunda açık görüşlü değilseniz kesinlikle elinizi dahi Sade'ye bulaştırmayın. Sevgiyle ve sağlıkla kalın.
Yatak Odasında Felsefe
Yatak Odasında FelsefeMarquis de Sade · İthaki Yayınları · 20192,115 okunma
83 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Sade okumak zordur. Öyle herkes rahatça okuyamaz, bundan eminim. İroni mi yapıyor yoksa gerçekten kendi düşünceleri mi, bunu okurken anlamakta zorluk çekersiniz. Ben bu kitabında genel olarak klasik Sade'yi gördüm. Biraz çizgilerinden çıkmasını isterdim. Her zamanki Sadeyle okumak biraz ağırdı. Ağırlığı dil ağırlığı değil, düşünce ağırlığıydı. Eğer okumak isterseniz tamamen saf, şeffaf şekilde okumalısınız. Ama ne olursa olsun içinizden " ne saçmalıyor bu adam ya " diyeceginize eminim. Genel olarak kitapta yaşamak istediği dünyayı "cumhuriyetçilik" ilkesi altında bir şekilde tasvir etmiş. Ama ne olursa olsun çok sevdiğim yazarların içinde çünkü düşünce farklılıkları ve özgürlüğü var. Farkındalık yaratıyor. En sevdiğim alıntılarından biri ise ; " İyi yasalarımız olsun, o zaman dinden vazgeçebiliriz."
Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret
Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha CesaretMarquis de Sade · Sel Yayıncılık · 201681 okunma
232 syf.
·
Puan vermedi
·
16 saatte okudu
Ahhhh diyorum keşke daha önce başlasaydım da , bunca zaman belki de okuduğum kitap sayısı daha çok artar daha çok kitapla hızlıca tanışırdım. Şaka değil cidden ilkkez bir kitap hem öğretti hem anlattı. Genelde kişisel gelişim kitaplarında da bu iş böyledir fakat verimli tadı alamazdim. Bu kitapta içindeki teknikler, oyunlar ve aralarda dört beş kere de testte tabi tutulmak beni aşırı motive etti. Çok iyi şeyler öğrendim, nasıl anlatıyım ki sizlere şimdi. Teknikler, okuma şekilleri, okuma hızı, okuduğunu anlamak, gürültüde okuyamanlar için taktikler, okurken eli ayağı durmayan sürekli başka şeylerle de uğraşanlar için öneriler.... Ya aşırı iyidi . Alıp okuyun ki daha çok kitaba ulaşın. Eminim etkisini okuduktan hatta okurken bile anlayacaksınız. Öğretici bir o kadarda mükemmel bir kitaptı
Anlayarak Hızlı Okuma Teknikleri ve Okuma Psikolojisi
Anlayarak Hızlı Okuma Teknikleri ve Okuma PsikolojisiMurat Tunalı · Yediveren Yayınları · 2018353 okunma
88 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.