“Onu başkasıyla birlikte gördüğün zaman, hasret dindirilmiş olmazdı ki. Tam tersine, kendisine olduğu gibi derine giren bir bıçak daha kanırtılmış olurdu. Ne tuhaftı! Görmediğin zaman özlememek ama gördüğün zaman özlemek… Gökten aniden inen, kaçmaya imkan tanımayan bir asit yağmuruyla ıslanır gibi yakıcı bir özlemle tutuşmak…”