Hasta olduğunun farkında olmayan milyonlarca şizofren, bipolar, obsesif, kompülsif, pedofil, nekrofil yaşıyordu toplumda. Bunları ancak bir cinayet, bir suç ortaya çıktığı zaman tanıyabiliyorduk.
Cenabıhakk'a döndü mübarek yüzler
Arş-ı a❜lâdan açıldı ilahi teber
Oradan elini uzattı sanki peygamber
Aldı kalbimi zelzele-i tufan;
Allahüekber, Allahüekber.
Yolda kaldı gözlerim, sümbül saçlım, şarap dudaklım gelecek.
Vay onun ceylan gözlerinin derdine düşene,
Hayran olacak, mest olacak ; başına sevda gelecek.
" Patrik Hazretleri, şehir düştükten sonraki ilk patrik gibi, Sultan Mehmed' i tanımayı, karşılıklı sohbet etmeyi, Homeros üstüne konuşmayı çok isterdi. Ya da en azından bu iki adam arasında geçen konuşmaları dinleyebilmeyi.
Bazen yağmurlu havalarda Fener' deki Patrikhane' nin pencerelerinden bakar, caddelerden , sokaklardan
" Millet dans ederken patrik kendi düşüncelerine gömülmeyi yeğliyor. Bu şehri kuran ilk imparatorun adı Konstantinos, son imparatorun da öyle; üstelik ikisininde annesinin adı Helene. Nasıl oluyor bu? Yoksa şehirlerin şehrinin yıkılacağı kehaneti , o lanet doğru mu? Patriğin hayatının odağında Konstantinopolis, Hıristiyanlığın kutsal şehri var ama bazı olayları hâlâ anlayamıyor. Fatih bu şehri aldıktan sonra niye Konstantinos' un iki yeğenini vezir yaptı? Bu Müslüman sultanın Palaiologos sülalesini ortadan kaldırması gerekmez miydi? Başka bir Bizans aristokratını Rum Mehmed Paşa adıyla sadrazam yapmasının sebebi neydi onca Türk dururken? Bunu nasıl yorumlamalıydı? Belki de ilahi işaretlerdi bunlar. Ayasofya'nın tepesindeki altın haç karardığında Yüce İsa , Konstantinos'un şehrine sırtını dönmüştü; ne var ki Müslümanlar aldıktan sonra bu ülkeyi yine Hıristiyanlara yönettirmişti. Mucize! Fatih ' in dedelerinden Orhan Gazi bir Bizans imparatorunun damadıydı. Birlikte savaşmış, sonra dönüp orayı fethetmiş, ama devleti yine Bizans soylularınan yönettirmiş bir imparatorluktu bu. Anadolu ' daki Türk beyliklerini ortadan kaldıranlar da yine Osmanlılardı. Niçin? Padişahlar neden hep yabancı kadınlarla evlenmişti? Neden hiçbir Osmanlı sultanı hac görevini yerine getirmemişti. Daha da önemlisi bugünkü yöneticiler niçin bu soruları sormuyordu kendilerine?"
" İmparatorluğun tarihi; rahiplerin, hadımların ve kadınların entrikalarının, zehirlenmelerin, komploların, sürekli nankörlüğün, daimi kardeş katlinin yeknesak hikâyesidir. "
" Orhan Bey, Ioannes ' in ortanca kızı Teodora ' ya ilk görüşte aşık olunca... 1346 yılında Silivri ' de evlenirler. Gelin, Hırıstiyan inancını sürdürmeye edecektir.
John Julius Norwichh, Bizans"
" Herkes akın akın Taksim Meydanı ' na gidiyordu, bütün arkadaşları yoldaydı ya da oraya varmış, o müthiş olayları görüntüleyerek amatör televizyon kanalları gibi yayın yapıyorlardı. Olayları hiç duyurmayarak, yemek programları, belgeseller yayınlayan hükümet güdümündeki televizyonlara yönelik tepki, polis şiddetine duyulan öfkeyle karışmış, o da diktatöre duyulan öfkeyi tetiklemişti."
Zülfü Livaneli nin bu muazzam romanını geçen gün okudum. Yine usta yazarımız sayesinde bir sürü bilgi edindim. Zülfü Livaneli nin tarzını çok beğeniyorum oluşturduğu roman dünyası içerisine hiç çekinmeden eklediği ülkelerin rezilliklerini dile getirmesi, ört bas edilmiş unutulmuş insanlık suçlarını hatırlatması öğretmesi ve romanı da kurduğu kurgunun raydan çıkartmadan bunları yapabilmesi gerçekten yazarı her okuduğum da hayranlığımı arttıyor. Kesinlikle herkese tavsiye ederim Konstantiniyye Oteli ' ni.
Kitaptan bir sürü alıntı paylaşıyorum yukarıda yazdıklarımın ayrıntıları okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız. Keyifli okumalar...
Yolda kaldı gözlerim, sümbül saçlım, şarap dudaklım gelecek
Vay onun ceylan gözlerinin derdine düşene
Hayran olacak, mest olacak; başına sevda gelecek.