Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

a

Antropoloji- Kozmoloji

Aborijin toplumundaki tek ayrıcalık yaş ve bilgidir. Bunların içerisinde her zaman öne geçen ise bilgidir.
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşam tarzları..
Kadınlar bağımsız birer ekonomik üretici olduklarından kendi yaşamları üzerinde yüksek derecede denetime ve temel bir güce sahiptirler. Sınıfsız toplumun eşit ferdi konumunun bilincinde olan yerli kadın, çok haklı olarak, "kadınların özünde özgür olmadıkları aile yapısının beyazlara ait" olduğunu düşünür. Belli yaşa kadar çocukların büyütülmesi ve eğitilmesi de kadınların görevidir. Bu, en önemli toplumsal ödevler içerisindedir. Çocuklar önce annelerinden, daha sonra akrabalık derecesine göre diğer kadınlardan, akrabalık bağlarını ve düzenini, toplumsal yaşam ve yasaları, doğayı, Düşzamanı felsefesinin esaslarını öğrenirler. Kadınlar dini törenler ile diğer ritüellerin bir kısmına da katılırlar.
Sayfa 99 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"... bir yerli, kendini sadece tarih karşısında yaratıcı olarak görebilen modern insana oranla daha yaratıcıdır." Yeryüzü ve evren yerliler tarafından bir anlamda kültürel bir topografyaya dönüştürülmüştür. Ama bu yalnızca bir kültürel topografya değildir. Kuşlar, böcekler, diğer hayvanlar, tüm flora ve fauna, bütün doğa, yıldızlar, gezegenler, gök cisimleri bunun içerisinde yer alır. Birbirlerine karşı bir öncelik sırasına sahip değildirler. Toprağı, ağaçları, ovaları, dağları, çiçekleri, böcekleri, diğer hayvan ve insanları, birbirine bağlayan bağ, bu varlıkların Düş döngüsü ya da Düşzamanı'nın bir parçası olarak temsil ettikleri mitolojik ve simgesel verilerde yatar.
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Aborijinlerin, diğer dünya dinlerinde sıklıkla ifade edildiği gibi, insanı yaratılışın tacı görme eğilimleri yoktur. Evrendeki ve doğadaki her şey ayrıcalıksız, önceliksiz olarak eşit ve kutsaldır.
Sayfa 67 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir yere, bir varlığa ait olmak onun yarattığı her şeye ait olmak demektir. Düşzamanı, evrenin her yerindedir ve insanın en geniş ailesi evrendir. Bu evrensel ailenin başında ise onu yaratan Kutsal Ata varlıklar bulunur. Yerlilerin doğaya olan ruhsal bağlılıkları son derece güçlüdür ve aynı zamanda bir o kadar da karmaşıktır. Onlar doğaya sahip değil, doğaya aittirler. Ait oldukları doğaya da ruhsal bağlarla bağlıdırlar. Düşzamanı öğretisi, geleneklere ve devamlılığa koşulsuz bağlılığı gerektirir. Doğa, üzerindeki tüm yaşam biçimleri ile karşılıklı bir güven ve süresiz bir döngü içerisinde korunur ve kuşaktan kuşağa devredilir. Topluluk, bir doğa parçasıyla ilgilenildiğini, yabancılardan korunduğunu ve zamanı geldiğinde ritüellere hizmet edildiğini bilmeli, buna inanmalıdır. Ritüeller Kutsal Ata varlıkların ruhlarını geri getirir. Onlara ve ritüellere gösterilen saygı doğayı ve üzerindeki yaşamı yeniler. Kutsal kurallar tarafından çevrelenen yerli yaşamının temeli, doğaya ve onunla sağlanan uyuma dayanır. "Yerli inancı bir ekoloji ve çevre koruma inancıdır."
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beyaz adamın ülkeye gelişine değin çocukların yaşamı son derece özgür ve mutluydu. Victoria devrinin sömürgeci beyazları, yerlileri çocuklarına karşı "gülünç derecede" hoşgörülü buldular. Onlara göre çocukların disiplin altında ve sert şekilde kontrol edilmesi, göz önünde bulundurulması ama seslerinin çıkmaması gerekliydi. Oysa yerli çocuklar, eşitlikçi, paylaşımlı kamp yaşamının ortasında, özgür, mutlu ve doğal olarak büyümekteydiler. Onlar tüm gruba aittiler ve tüm grup da onlardan sorumluydu. Örneğin, bu nedenle, bir çocuğun kaybı durumunda tüm kabile cezalandırılırdı. Her çocuk, şarkı, dans, mitolojik öykü, kum çizimi ve ip oyunlarını küçük yaşta öğrenir, koşar, yüzer, güreşir, kavga eder, çamurların üzerinden derelere kayar ve ağaçlara tırmanır. Kendilerine sevgi ve hoşgörüyle yaklaşılan çocukların oyunları, büyüklerin yaşamına ve Düşzamanı'na öykünmedir.
Sayfa 90 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Düşlerimiz ve biz aynı malzemeden yapılmışız." W. Shakespeare
Sayfa 65 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Tjukurrba'dan (Düş'ten) önce sonsuz bir boşluk vardı. Bu, biçimsiz bir boşluktu. Düş'ten, yaratıcı ataların, kutsal varlıkların ve göksel kahramanların ortaya çıkmasından önce düz ve gri renkte olan yeryüzü bir anlam ve biçim kazanmamıştı. İlk başlangıç, yaratılış zamanı, Alcheringa veya Altjira olarak kavramlaştırılan Düşzamanı'nda, yukarıda anılan kutsal varlıklar tarafından gerçekleştirildi. Yaratılışın tamamlanmasından sonra yeryüzü kutsal olan üzerine zengin bir bilgi kaynağına dönüşmüştür. Düş olayı öylesine gerçekleşmiş ve sonlanmıştır ki, evreni ve doğayı yeniden düzenleme gereksinimi ortadan kalkmıştır. Yerlilere göre bu kutsal ve mükemmel bir dünyadır. Yerliler için Düşzamanı, evrenin kökenini, doğanın işleyişini, insanın doğasını, yaşam ve ölüm döngüsünü, kan bağlarını, aile yaşamını, cinsler arası ilişkileri tanımlar ve düzenler. İnsan, doğa ve kutsallar arasındaki görev ve sorumluluklar bütünlüğüdür. Bir yerlinin, hem kutsal-gizli hem de diş dünya ile ilgili ritüeller le gerçekleştirdiği Düşgörme eylemi, o insanın ruhunun geldiği ve sonunda döneceği yeri imgeler. Bu imgeleme, Düşzamanı ile gerçek dünya arasında kurulan ezoterik-içrek bir ilişkidir. Evrensel bir uyum duyumsaması olan Düşzamanı süreklidir. Başı sonu olma yan bir döngüdür, aynı zamanda bu an, bir paralel zaman ve her şeyi içeren gerçekliğin ta kendisidir. Kelimelerle kolayca anlatıla maz. Doğanın ritmi ile aynı müzikal tema içerisindedir. Düşgörme, ruhun ve hayal gücünün yaşamıdır.
Sayfa 64 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"Eşik, sipiritüel alanın dış sınırının arkaik bir simgesidir." Öyleyse kapı; sıradan bir hanede dış dünya ile ev içi dünya, bir tapınakta ise ladini* dünya ile kutsal dünya arasındaki sınırdır.
Sayfa 29 - (nora) Çeviri: Oylum Bülbül BeşlerKitabı okudu
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.