Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Antropoloji- Kozmoloji

Profil
Putçuluğun kökeni...
Doğulular, bu Hermes ya da İdris'in putperestliğin ilk nedeni olduğu- nu öne sürerler; çünkü öğrencisi Asclepiades ölümünden sonra onun bir heykelini yapmış ve hep onun huzurunda kaldığı için tapındığı sanılmış ve başkaları da onu taklit etmiştir.
Sayfa 231 - ÜtoptaKitabı okudu
Sulandırılıp turizm nesnelerine döndürülmüş diğer ulusal anlatılar gibi, İsrail arkeolojisi de topraktan kesintisiz bir Yahudi kimliği çıkarmak için durup dinlenmeden çalışmıştır. Said'in deyişiyle, ayrı ayrı parçalardan bir araya getirilmiş bir "hanedan sürekliliği" oluşturma çabasıdır bu; hem de yerel ama Yahudi olmayan, birbirine karışmış kültürlerin ve çağların bütün ülkeye yayılmış palimpsestine tanıklık eden harabelerin ve izlerin varlığını ortaya koyan tüm kanıtlara rağmen.
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
Biz hâlâ var oluş savaşımının başat olduğu ve kendisini büsbütün gevşek bir alana dönüştürmeye hazır bulamayan bir dünyada yaşıyoruz.
Sayfa 688Kitabı okudu
Bir sınıf toplumunda, hizmet eden ve kendilerine hiçbir zaman hizmet edilmeyenler dövülmeseler ya da aç bırakılmasalar bile -ki, çoğu kere böyle olurlar- her zaman hizmet ettikleri kimselerin keyfine bağlıdırlar; kendi yaşamlarını denetleyemezler.
Sayfa 687Kitabı okudu
Tahakkümün kökeni üzerine
Biz "vermek almaktan daha çok kutsanmıştır " derken bunu düşünmekten hoşmanmayabiliriz, ama tahakkümü yaratan vermektir.
Sayfa 224Kitabı okudu
"Aristokratik önderliği olan ilkel bir topluluk ,esas itibarıyla dinsel bir topluluktur; yönetenlerin içsel üstünlüğünü benimsemiştir. "
Sayfa 222Kitabı okudu
Reklam
Müslümanlar, Sâbiîler, Hristiyanlar ve Yahudiler dünyanın ömrünün, hareket halinde olan gezegen sayılarına mutabık olarak yedi bin yıl olduğu hususunda fikir birliği içerisindedirler. Mecûsîler dünyanın ömrünün, burçların sayısına uygun olarak on iki bin yıl olduğunu ileri sürmüşlerdir. Hintliler ise dünyanın ömrünün dört milyar üç yüz yirmi milyon yıl olduğunu iddia etmişlerdir
Sayfa 72 - Türkiye Yazma Eserler Kurumu BaşkanlığıKitabı okudu
Aborijin mit, efsane ve öyküleri...
Düşzamanı ve onunla ilgili öğretileri aktaran en önemli sözlü gelenek, mit, efsane ve öykülerdir. Mitin Aborijin dilindeki karşılı Alchera'dır. Beyazlar kıtaya geldiklerinde, üyeleri 100 ile 1.000 arasında değişen birbirinden ayrı yaklaşık 650 yerli topluluğu yaşamaktaydı. Bunlar pek çok diyalekti olan 260 akraba dilden oluşmuş bir dil grubuna sahiptiler. Günümüze bu dillerden sadece 28 tanesi ulaşabilmiştir. Son 200 yıl içerisinde kabilelerin ve dillerin büyük bölümü yok olurken, onlara ait sözlü aktarımlar, mit, efsane ve öyküler de kaybolmuştur. Ancak yine de geriye kalanlar, nitelik ve nicelik açısından Hellen mitolojisinden daha zengindir.
Sayfa 221 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Aborijin mit, efsane ve öyküleri...
Dünyanın ilk fabl örnekleri Avustralya yerlilerine aittir. Yerli topluluklarında masal anlatıcılarına, Wirreenun, Coradji veya Mooncumbulli (yaşlı bilge adamlar) denir. Mooncumbulli, dünyanın ilk masal anlatıcısı (ravi, meddah) sayılabilir; öyküleri ve olayları, aynen bir meddah gibi hareketlerle, taklitlerle, şarkılarla dramatize ederek anlatır, öykü anlatımları bazen saatlerce, bazen de bölüm bölüm günlerce sürer. Bu öykülerin de konuları, kutsal yaratılış zamanına, evrene, doğaya, insan ve diğer canlılara aittir. Tüm bunlar Düş zamanı kavramı içerisinde yer alır.
Sayfa 222 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bilgilerin niteliği geleneklerin oluştuğu yaratılış zaman olan kutsal Düşzamanı'ndan gelir. Yerliler bir şef tarafından değil Düşzamanı'nın sırlarına vakıf bilge yaşlılar tarafından, yaratılıştan bu yana gelen ve yazılı olmayan yasalara uygun biçimde yönetilir. Bir diğer anlamda, yaşlıların güçleri yasa ve rituellere ait bu bilgilerin
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aborijin toplumundaki tek ayrıcalık yaş ve bilgidir. Bunların içerisinde her zaman öne geçen ise bilgidir.
Sayfa 126 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşam tarzları..
Kadınlar bağımsız birer ekonomik üretici olduklarından kendi yaşamları üzerinde yüksek derecede denetime ve temel bir güce sahiptirler. Sınıfsız toplumun eşit ferdi konumunun bilincinde olan yerli kadın, çok haklı olarak, "kadınların özünde özgür olmadıkları aile yapısının beyazlara ait" olduğunu düşünür. Belli yaşa kadar çocukların büyütülmesi ve eğitilmesi de kadınların görevidir. Bu, en önemli toplumsal ödevler içerisindedir. Çocuklar önce annelerinden, daha sonra akrabalık derecesine göre diğer kadınlardan, akrabalık bağlarını ve düzenini, toplumsal yaşam ve yasaları, doğayı, Düşzamanı felsefesinin esaslarını öğrenirler. Kadınlar dini törenler ile diğer ritüellerin bir kısmına da katılırlar.
Sayfa 99 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Beyaz adamın ülkeye gelişine değin çocukların yaşamı son derece özgür ve mutluydu. Victoria devrinin sömürgeci beyazları, yerlileri çocuklarına karşı "gülünç derecede" hoşgörülü buldular. Onlara göre çocukların disiplin altında ve sert şekilde kontrol edilmesi, göz önünde bulundurulması ama seslerinin çıkmaması gerekliydi. Oysa yerli çocuklar, eşitlikçi, paylaşımlı kamp yaşamının ortasında, özgür, mutlu ve doğal olarak büyümekteydiler. Onlar tüm gruba aittiler ve tüm grup da onlardan sorumluydu. Örneğin, bu nedenle, bir çocuğun kaybı durumunda tüm kabile cezalandırılırdı. Her çocuk, şarkı, dans, mitolojik öykü, kum çizimi ve ip oyunlarını küçük yaşta öğrenir, koşar, yüzer, güreşir, kavga eder, çamurların üzerinden derelere kayar ve ağaçlara tırmanır. Kendilerine sevgi ve hoşgörüyle yaklaşılan çocukların oyunları, büyüklerin yaşamına ve Düşzamanı'na öykünmedir.
Sayfa 90 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"... bir yerli, kendini sadece tarih karşısında yaratıcı olarak görebilen modern insana oranla daha yaratıcıdır." Yeryüzü ve evren yerliler tarafından bir anlamda kültürel bir topografyaya dönüştürülmüştür. Ama bu yalnızca bir kültürel topografya değildir. Kuşlar, böcekler, diğer hayvanlar, tüm flora ve fauna, bütün doğa, yıldızlar, gezegenler, gök cisimleri bunun içerisinde yer alır. Birbirlerine karşı bir öncelik sırasına sahip değildirler. Toprağı, ağaçları, ovaları, dağları, çiçekleri, böcekleri, diğer hayvan ve insanları, birbirine bağlayan bağ, bu varlıkların Düş döngüsü ya da Düşzamanı'nın bir parçası olarak temsil ettikleri mitolojik ve simgesel verilerde yatar.
Sayfa 73 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir yere, bir varlığa ait olmak onun yarattığı her şeye ait olmak demektir. Düşzamanı, evrenin her yerindedir ve insanın en geniş ailesi evrendir. Bu evrensel ailenin başında ise onu yaratan Kutsal Ata varlıklar bulunur. Yerlilerin doğaya olan ruhsal bağlılıkları son derece güçlüdür ve aynı zamanda bir o kadar da karmaşıktır. Onlar doğaya sahip değil, doğaya aittirler. Ait oldukları doğaya da ruhsal bağlarla bağlıdırlar. Düşzamanı öğretisi, geleneklere ve devamlılığa koşulsuz bağlılığı gerektirir. Doğa, üzerindeki tüm yaşam biçimleri ile karşılıklı bir güven ve süresiz bir döngü içerisinde korunur ve kuşaktan kuşağa devredilir. Topluluk, bir doğa parçasıyla ilgilenildiğini, yabancılardan korunduğunu ve zamanı geldiğinde ritüellere hizmet edildiğini bilmeli, buna inanmalıdır. Ritüeller Kutsal Ata varlıkların ruhlarını geri getirir. Onlara ve ritüellere gösterilen saygı doğayı ve üzerindeki yaşamı yeniler. Kutsal kurallar tarafından çevrelenen yerli yaşamının temeli, doğaya ve onunla sağlanan uyuma dayanır. "Yerli inancı bir ekoloji ve çevre koruma inancıdır."
Sayfa 72 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
27 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.