Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini, ilelebed muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbâlinin yegane temeli budur. Bu temel senin en kıymetli hazinendir
Uygarlık savaşa karşı çıkmaktır, bütün insanların mutluluğunu, esenliğini düşünmektir. o yolda çalışmaktır, savaşın kaçınılmaz olduğu durumda da, gene uygarlığı kurtarmak için, savaşmaktır.
Savaşı sevmemek, barışa gönül vermek, ancak ulusun egemenliği, bağımsızlığı, geleceği, güvenliği yolunda gerekirse savaşın en yiğitçesini yapmak, uygarlık adına yaşamayı erdem bilenlerin işidir.
Atatürk'ün kullandığı sözler araştırılırsa, bunlar arasında, en çok üzerinde durulanın, Atatürkçü düşüncenin yapısını kuranın ulus, bağımsızlık, yurt, egemenlik olduğu kolayca kavranır.
Sövüp saymak insanı alçaltmaktan başka bir işe yaramaz, ancak öyle alçaklar da vardır ki devrimlere karşı, kendileri gibilerin yanında yükselebilmek için vapacakları tek iş sövüp saymaktır. Ulusumuz, ülkemiz böylelerinden çok çekmiştir,
Kadın, toplumun temelini kuran öğedir, ona biçim kazandıran kaynaktır. Bir toplumda uygarlığın aşaması kadına gösterilen saygıyla, sevgiyle, ona verilen değerle orantılıdır. Kadını bir keyif maddesi gibi gören toplumlarda kişilerde uygarlık şöyle dursun, insan varlığının anlamını bile kavrayacak nitelikte bir yetenek yoktur. Böyleleri eksik yaratılışlı, varoluşun özünü, değerini kavramaktan yoksun, ilkellerdir. Doğu islam toplumlarında, özellikle koyu dinci çevrelerde, kadın bir keyif maddesi türünden ya erkeğin gönül eğlencesi ya da iş öğesi olmaktan öteye geçememiştir. Doğu uluslarında. kadına, uygarlık basamaklarında varlığına yaraşan saygı- değer yeri veren ilk önder Atatürk olmuştur. Ondan başka, adı geçen uluslarda kadına uygarca, aydınca, insana değer veren, saygı duyan, sevgi gösteren, toplum düzeninde gerekli yer ayıran kimse gelmemiştir. Durum günümüzde bile böyledir, değişmemiştir.
Türkiye'de Atatürk sonrası bürokratik entelijansiya, fikir alışverişi sonucunda şekillenecek bir kamu yararı kavramına sahip değildi. 1960'ların başlarında önerileri hükümet tarafından aynen kabul edilmediği için Devlet Planlama Teşkilatının uzman kadrosu istifa etti. Söz konusu entelijansiya, bırakınız bir sınıfın, çoğunluğun çıkarları ile özdeşleştirilen bir kamu çıkarı kavramına dahi karşı idi. Ekonomik grupların kişisel çıkarları hemen "bencillik" olarak yaftalanıyordu. Bunun nedeni, bürokratik entelijansiyanın belirli norm ve değerler ile özdeşleştirilmiş bir kamu çıkarı kavramını benimsemiş olmaları idi.