Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
YENİ HARFLER: UYUŞTURCU ZEHİR!..
Genç Şair Peyami Safa'yı işaretletip devam etti: - "Peyami'ye sorarsanız yeni harfleri beğenen ahmaktır; bu da söz mü?.. yeni harfler bu memleket kültürünü, zekâ inkişafını sıfıra indiren bir uyuşturucu zehirdir, temel kültürümüzle aramızı açmaktan başka bir şeye yaramayacak, eski Yunan ve Lâtin kültürüne de yol açamayacak, millî tefekkür istidadını karartacak ve iş, kelime âleti harften başlayarak, fikir âleti kelimeye ve oradan dimağ ve zihne kadar sirayet edici bir gidişle millî bir ruh inhitatına zemin teşkil edecektir. Yeni harflerin eskilerine kıyasla lehinde gösterilebilecek hiçbir tarafı yoktur. Kolaylığı ve fertlere kolayca öğretilebilme avantajı bile onun en kaatil cephelerinden biri..."
Sayfa 131 - Züppeler Çerçevesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
BİR KÜFÜR KUDUZU: ABDULLAH CEVDET...
Abdullah Cevdet (Adüvvüllah Cevret) bir gün Bâbıâli'den aşağı doğru iniyormuş... Aşağıdan yukarıya doğru Süleyman Nazif çıkıyor. Karşılaşmışlar: - "Sorma, sorma, demiş, Abdullah Cevdet; bugün çok üzgünüm!" "Neden?" - "Ben vatanın bir öksüzüyüm!" şeklindeki bir mısraım, mürettip hatası yüzünden "ben vatanın bir öküzüyüm!" diye çıktı. - "Ayol o mürettip hatası değil, sevabı demek lâzım!" demiş Süleyman Nazif.
Sayfa 54 - 55 İçtihat, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
HİLMİ ZİYA'NIN CEHDİ...
- "Hilmi Ziya (Ülken) muallimdir ve muazzam bir felsefe mektebi kurmak cehdindedir. Bir de, sık sık âşık olup sabahlara kadar sevgililerinin pencereleri önünde beklemekle tanınmıştır..."
Sayfa 44 - "Vakit" Gazetesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarKitabı okudu
AHMAK DÂHİLER!
- "Bâbıâli Dâhi(!)leri öyle ahmak şeyler ki, herhangi biriyle karşılaştığım zaman, ahmaklaşmaktan, onun maiyetine girmekten, tesirine kapılmaktan başka çare bulamıyorum. Bunları kör nefs emniyetleri beni âdetâ büyülüyor. Dilimi yutuyorum..."
Sayfa 18 - Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
1939'DA BAŞLAYAN HAYAT...
Onun asıl yolu, irşad edicisini bulduktan sonra tutmaya mecbur olduğu istikamet ve sürmekle mükellef bulunduğu hayat bakımından 1939'da başlar ve daha ne kadar ve ne şekilde devam edeceği belirsiz olarak safha safha bugüne kadar gelir...
Sayfa 251 - Politika, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
TÜRKİYE'NİN BAUDELAİRE'İ...
Salih Zeki, Genç şairin 4 formalık minicik şiir kitabı için hararetli methiyeler yazdı ve onları Abdullah Cevdet'in meşhur "İçtihat" mecmuasında yayınladı. Mecmuanın kapağına Genç Şairin resmini koydurdu ve hakkında şu hükmü verdirdi: "Türkiye'nin Baudelaire'i"..
Sayfa 53 - İçtihat, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ESAFİL-İ ŞARK ve DÜELLO...
Mükrimin Halil, kalın bastonunun kıvrık başını eliyle sağa sola döndürerek "Esafil-i Şark" hikmetlerinden birini savurdu: - "Kavga etmeyi de bilmiyorsunuz! Ah şu düello! tarih yapraklarını kılıçlarıyla parlatan şövalyelerin her aykırılıkta anahtar diye başvurdukları düello!.. 20. asır medeniyetinin, gûya insanlık adına en zavallı yasağı düellodur.
Sayfa 43 - "Vakit" Gazetesi, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarKitabı okudu
FALİH RIFKI...
Nurullah Atâ devam ediyor: "Ya "siyasî evrak, dosya, çanta" demek olan (serviette diplomatique) klişesini (Serviet) kelimesinin aynı zamanda peşkir mânâsına gelmesinden "diplomatik havlu" diye tercüme edenler?.." Biri sesleniyor: "O da kim yâhu?", "Meşhur politika bilgini ve yazarı Falih Rıfkı Bey..." Genç şair dayanamıyor: "Batıdan fazla batıcı Falih Rıfkı..."
Sayfa 18 - 19 Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
FİKİR PRENSİ, ÇİLEKEŞİN ŞİİRİ...
Genç Şair: "Şu benim herkese parmak ısırtan şiirim "Kaldırımlar"ı göklere çıkarıyorlar. Bense yerin dibine indirdikleri fikrindeyim. Zannediyorlar ki, o şiir, kaldırımlarda geceleyen, evsiz barksız, sefil bir sınıfın destanı... Hâlbuki o, belki şato sahibi, en nadide ağaçtan yontulu karyolasında gözü uyku tutmaz, mustarip fikir prensinin, çilekeş (entelektüel)in şiiri... 20.asır (entelektüel)ine bağlı, ruhunu ve gayesini yitirmiş bir cemiyette bunalımlar yaşayan öncü kişiliğin şiiri... Bu kadarını bile anlayan yok... İnsan, çürümez, pörsümez, lif lif dağılmaz da ne olur bu cemiyette?..
Sayfa 17 - Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
VE KALDIRIMLAR...
1927-28'lerde Bâbıâli'nin kendi öz sınırları içinde de, bir sanat hâdisesi sayılan, övülen, yüceltilen bir iş var... Bir şiir: "Kaldırımlar"... İsviçre'de tedavide bulunan Yakup Kadri "Alp dağlarından" başlığıyla yazdığı yazılarda genç Şairi kahramanlaştırır, M. Şekip Hoca onun için "Yalnız bu şiir büyük bir sanatkâra yeter" diye hüküm verir, Peyami Safa da "Yeni Türk şiirini Şairi" yazsısına hazırlanır. Bir de Nurullah Atâ dedikleri sinir kumkuması bir zat vardır ki, işi gücü, derdi meramı bu şairi övmekten ibaret... O da yazıda olsun sözde olsun, yalnız, fikir bağından mahrum kelimelerle... Cümlelerle bile değil... Parlak, keskin, güzel, yeni, diri, derin... Prens Hamlet'in Ofelya'ya dediği gibi, kelimeler, kelimeler... İncisi düşmüş, istiridye kbukları hâlinde bomboş sıfatlar...
Sayfa 16 - 17 Mecmua, 2. Baskı 1976, Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
44 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.