Kendime sıraya geçen öğrencilerimin arasına girerek, şu soruları soruyorum, kendimin haberi olmadan, kendimin gıyabında :
-Sen nasıl birisin , iyi misin yoksa kötü müsün ?
-Adın anıldığında yüzlerde tebessüme mi yoksa ekşimeye mi sebep oluyorsun ?
- Bir ortamda olmadığında kendine neden yok boşluğun belli oluyor, aranılıyorsun yoksa iyi ki de yoksun ve huzur buluyoruz, mutlu oluyoruz yokluğunla mı dedirtiyoruz ?
-Siz Fransız kalınması gerektiği yerde Fransız kalınmasını biliyor musunuz yoksa milliyetinizi (!) ısrarla sürdürmeye devam mı ediyorsunuz (!)?
- Adınız anıldığında özü sözü bir , gittiği yola gidilir, sahip olduğu inanç ve değerleri layıkıyla yerine getirmeye çalışan gıpta edilen birisi misin yoksa adınız anıldığında hiç de inandırıcı olmayan, içi başka dışı başka, sahip olduğunuz değerleri kendi şahsi menfaatleriniz için kullanıp , insanları kendinizden uzaklaştıran itici birisi misiniz?
- Siz öze, yürek güzelliğine, içe mi önem verirsiniz yoksa dışa , boyaya, süse, kaportaya mı önem verirsiniz ?
Ne Dersiniz ?
Ha madem size bu soruları sordum
BİR DE BEN KENDİME SORAYIM
SAHİ VE BEN NASILIM ? NASIL BİR İNSANIM ??
KK
Mesuliyeti büyük ulvi bir meslek öğretmenlik
Her yaşta herkese kazandırılmalı millî benlik
İşte bu eserim, gururum ve mutluluğum diyebileceğin
Farklı farkında ve ezber bozan olan şuurlu bir"Gençlik"
KK
Asıl hazine gönül güzelliği ve gönül zenginliğidir.
Yüz güzelliği geçici lakin gönül güzelliği bâkidir .
Ne mutlu gönül güzelliğine sahip olabilene...
KK
Kendisine çok Değer verdiğim bir büyüğüm bir zaman bana ;
"Biz Türkler destan yapmaktan destan yazmaya fırsat bulamamışız, onun için bundan sonra onlara yakışır bir evlat olarak , az ya da çok , iyi ya da kötü her konuda yazmalıyız hem de hiç beklemeden"
Onun için diyorum ki ne duruyoruz kalkın .Ve yazın ve yazalım
Artık Vakti Geldi ...
Güzel ve tatlı sözler bir ırmağa benzer.
Etrafına hayat saçar neşe saçar güzellik saçar .
Çevresini mutluluklar ve hakikatler doldurur.
Ne mutlu böyle bir vasfı olabilene
KK
Sen ne zekisin (!) be yapay zekâ
Anlamadım senin nerende zekâ
Sendeki suni ve sahte zekâ
Hiç yerini tutar mı vekil aslın yerini
Bence sadece adın zeki, yapma zekâ
KK
Artık günümüzde hayatımızı neredeyse tabiri câizse 'yapay zekâ' belirlemeye başladı .Bir geldi, pîr geldi hayatımıza.
Tamamen insanoğlunun "Hakiki Zekâ"sının bir ürünü ve hayatımızı kolaylaştırma amacı taşıyan bu ürün elbette insan ve insanlık adına büyük bir devrim .
Ve gelecekte de revâcta olacak, yapay zekayı hayatına katabilen ona uyum sağlayan tedbirli (!) bilgili (!) insan ayakta kalabilecek .
Bir de madalyonun bir diğer yüzü de bu zekanın insanın insanlığın aleyhinde kullanılması .
Elinizdeki ya silah olur ya da neşter .
Ya şifa olur ya da zehir .
Ya akıl olur ya da yerlerde sürünen pis bir nefis .
Ne dersen de ...
Lakin akıllı bir insan geleceğin silahı ile silahlanması bence akılcı ve akıllı işidir, eşeğini kazığa sağlamca bağlayıp takdiri Allah'a bağlamak gibi .
Atalar boşuna dememişler "Ameller Niyetlere Göredir"
Bir de yapay zekayı sanatta, şiirde müzikte vb.de kullanmak ne derece etiktir sanat alın teri ve emek açısından....
Ama hiç bir şey insanın "Hakiki Zekasının" yerini tutmaz .
Çünkü azizim beden var hem de albenisi şık olarak lakin ruh ...
Neyse Mevlam neyler neylerse güzel eyler .
KK
Milyarlarca insan var şu âlemde...
Ve her bir insan ayrı düşünce ve fikirdedir.
Bunu radyo istasyonu ve tv kanallarına benzetiyorum . Her birinin frekansı ayrı ayrı. Onun için her kafadan ayrı ayrı ses çıkar
Lâkin aynı frekanstan yayın yapanlar tek ses tek nefes gibidir.
Ne mutlu aynı frekanstan yayın yapabilenlere ... :)
KK