Bebeğiniz karmınızdayken, dar bir alanda, fetüs pozisyonundadır ve etrafı, rahmin sıcak duvarları tarafından sarılmıştır. Günün büyük kısmını, hafifçe sallanarak geçirir. Ayrıca sürekli olarak, bir elektrikli süpürge- den daha yüksek, boğuk bir sesle çevrilidir!
Binlerce yıldır ebeveynler, rahimdeki koşulların benzerlerini yaratmanın, yeni doğmuş bebeklerin rahatlamalarını sağladığını bilirler. Dünya üzerindeki neredeyse tüm geleneksel bebek sakinleştirme tekniğinin, karın içindeki duyguları taklit etmeye çalışmasının sebebi budur. Kundaklamaktan sallamaya ve “şşşt" sesi çıkarmaya bu yöntemler, bebeğiniz tepki vermeye, gülümsemeye ve aileye katılmaya hazır olana kadar ona yumuşak, ritmik ve rahim benzeri bir ortam yaratır. Bu dördüncü üç aylık dönemi yaratmak bebekler için çok yardımcı olduğu gibi, çok ağlayan bebekler için de hayatidir.
Bulunduğumuz alanları çocuğumuzun güvenli bir biçimde keşfedebileceği şekilde düzenlemeli, tüm duyularını kullandıkları günlük yaşam etkinliklerine katılmalarını sağlamalı ve dış alanları keşfetmelerine imkan tanımalıyız. Kirli çamaşırları karıştırmalarına, çim üstüne yalınayak yürümelerine, suyu sıçratmalarına ve yağmurda koşmalarına izin verin.
Yeni yürümeye başlayan çocuklar kendilerini zorlayan ortamlarda serpilip büyürler, anlaşılma çabası içindedirler ve etraflarındaki dünyayı bir sünger gibi emerler.
Yaşamın ilk 3 yılında bebeğin beklentisi olan beslenme uyuma ve yıkanma gibi temel ihtiyaçların karşılanmasıdır.
...
Oysa genelde anneler bebekleri de kaliteli zaman geçirmekten onunla en kaliteli oyuncaklarıyla oynamayı algılarlar. Bu da bebeğin yetişkin mantığı ile değerlendirilmesine verilebilecek bir diğer hatalı yaklaşım örneğidir.
Bu süre içinde 12-15. Aylar ve 2.5-3 yaş arasi dönem ozellikle kritiktir. Şoyle ki, ilk üç yıl icindeki bu iki dönemde anneye(besleyene) bağlanma etkinliğini arttırır kısacası besleyenden ayrılma zorunlu ise özellikle bu iki yaşam aralığından uzak dönemlere kaydırılmasının planlamasında yarar vardır.