Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bedri Rahmi Eyüboğlu Türk şiirinin klasikleri arasına girmiş bu dizeleri yazdığında 35 yaşındaydı. Evliydi. Ve şiirde, "Kadınım, kısrağım, karımsın," dediği kadın, karısı değildi. "Karadutum, çatalkaram, çingenem, Nar tanem, nur tanem, bir tanem, Ağaç isem dalımsın salkım saçak, Petek isem balımsım ağulum, Günahımsın, vebalimsin..."
Sayfa 125 - CAN YAYINLARI
Nâzım'dan Piraye'sine...
Sende, ben, imkansızlığı seviyorum, Fakat asla umutsuzluğu değil...
Sayfa 117 - CAN YAYINLARI
Reklam
Yaşa ya, çok yaşa Gazi Paşam...
... Hayatta en büyük hatalarımdan biri evlenmek olmuştur. Orduları idare ettim, ama bir kadını idare edemiyorum. ...
Sayfa 63 - CAN YAYINLARI
Şalvarı şaltak Osmanlı...
....gelmedi Enver Paşa. Naciye Sultan bir süre sonra eşinden ümidi kesti ve çocuklarını da alarak İstanbul'a döndü. Enver Paşa'nın kardeşi Kamil Bey'le evlendi. Nikahlarını, son halife Abdülmecid Efendi kıydı.
Sayfa 41 - CAN YAYINLARI
enver paşadan Naciyesine...
Ya Rabbi bu harp ne kadar sürecek? Fakat ne olursa olsun çok durmam, gelirim. Müsaade buyur da bütün heyecan-ı kalbimle iştiyakla güzel yanaklarından, dudakla­rından öpeyim de keskin-i iştiyaka kavuşayım...
Sayfa 29 - CAN YAYINLARI
Çok etiketli Enver...
O günden sonra, İmparatorluğun son yıllarına damgasını vuracaktı. O kadar ki, artık Almanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nu "Enverland" diye anacaktı...
Sayfa 29 - CAN YAYINLARI
Reklam
Bu yaşanmış hikayelerin...
....çoğunun ortak özelliği, bu ilişkilerde bekleyen, üzülen, ezilen, al­datılan, terk edilen rolünün çoğu kez kadına düşmesi... Erkeğin ise yine çoğunlukla giden, bıkan, ezen, aldatan, terk eden rolünü oynaması...
Sayfa 8 - CAN YAYINLARI
+Anlaşılan annenizin mutfağını çok beğeniyordunuz... -"Müzik, yemek ya da başka bir şeyi beğenmek, beğeni sahibi olabilmekle ilgili bir fıkram var. Adamla kadın evlenmiş. Adam karısına pilavı çok sevdiğini söylemiş. Karısı ilk gün, büyük bir özenle pilav hazırlamış. Adam pilava kaşığı atmış, kadın ona heyecanla bakarken, adam, “Nerede anamın pilavı” demiş. Bu mesele üç dört ay sürmüş ve bu süre içinde kadının yapmadığı pilav çeşidi kalmamış. Bir gün adam bakmış, sofrada pilav yok. Dönmüş karısına, “Hanım benim pilav nerede?” diye sormuş. Kadın utana sıkıla pilavı getirmiş. Adam pilavdan ilk kaşığı alınca, “İşte anamın pilavı bu” demiş. Meğerse kadın, altını tutturduğu için pilavı getirmemiş. Adamın annesi de pilavın altını hep tuttururmuş. Doğrusunun ne olduğunu bilmediği için, altı tutmuş pilavı lezzetli pilav sanıyormuş." -Kayahan
Ey yerlerin ve göklerin tanrısı, yüreğimin sesini duyuyor musun ? Ne yerleri ne de gökleri hissediyorum, sadece annelerimizin iniltilerini duyuyorum.
Geçmişte yaşanan olaylar bir bir gözlerimin önünden geçiyorlardı. Kiliseleri düşündüm. İlçede bircok kilise vardı. Onca kiliseden sadece geriye bir tane kalmıştı. Kızıl kilise . Oysa Derik bile ismini bu kiliselerden almıştı. Neden öyle olmuştu ki? Hani Newal kilisesi ? Halkevi kilisesi , diğer kiliseler, bu kiliselerin hepsi nereye gitti? Bazılarında haç yoktu , bazılarında çocuk kemiklerinin feryatları yükseliyordu. Bazılarında bölük pörçük olmuş, sağa sola savrulmuş atalarımızın sakalları vardı.
Reklam
Derik'e geldiğimizde iki şey dikkatimizi çekiyor. Betonarme evler fazla yok, daha çok bir köyü andırıyor, bir de yeşilliği fazladır. İlçeye Mazı dağının Derik'i diyorlar. Sırtını Mazı dağına dayamış yeşiligi de fazladır. Yeşilliğin çoğunluğunu zeytin ağaçları oluşturur. İlçede insanların çoğunluğu zeytincilikle geçimini sağlıyor. Taş işçiliği de gelişmiş olmasına rağmen toprak yapılı evler daha çok tercih edilmekte , çünkü bu tür evler yazın serin , kışın ise sıcaktır.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.