“Neden, neden bunca acıyı, bunca yorgunluğu bana bırakıp gittin? Aramıza zaman girdi, ölüm girdi. Şimdi sen yeniden doğan bir ölü, bense can çekişen bir diriyim. Öldüğün yerin, yattığın tabutun bile ağladığı bilinmeli. Bütün dünyanın seni benimsediği an, ben senden öksüz kaldım. Nerede karşılaşacağız bir daha, ufuğun hangi ölü noktasında? Bundan böyle yüreğimle, gönlümle ağlayacağım…”