Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Cehennem ehli onu azap edici, cennet ehli ise nimet verici olarak görür. Bu çok değerli bir sırdır.
Bilmelisin ki: insanın en yetkin yaratılışı, dünyadadır. Ahirette ise her iki gruptan insanlar yarım olarak bulunur. Bu yarımlık, bilgide de­ğil haldedir. Çünkü her fırka (mümin ya da kâfir), kendi halinin zıddını bilir. Binaenaleyh insan, aynı anda hem mümin hem de kâfirdir. Mutluluk-bedbahtlık, nimet-azap, nimetlenen-azap gören hep birliktedir. Bu nedenle, dünya bilgisi daha tam, ahiret tecellisi ise daha üstündür.
Reklam
Kalp avama, kalbin sırrı delil sahiplerine, ruh müşahede sahiplerine, ru­hun sırrı ariflere, sırrın sırrı ise vakıf olanlara aittir. En büyük sır ise kıskanılan ve gizlenenlere (Hakk’ın eminleri) aittir.
Allah yaratıklarını yoktan yaratmış mutlak birlik diliyle rabliğinde tecelli edip şöyle buyurmuştur: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ Mu­hatap, olabildiğince duruluk içindeydi ve şöyle karşılık vermişti: ‘Evet Rabbimizsin.’ Bu cevap, bir yankı gibiydi. Çünkü onlar, Allah’a Allah vasıtasıyla karşılık vermişti. Ayette geçen tanıklık ise sadece merhametten kaynaklanan bir tanıklıktı.
Hakkın, velilerini Hakk düşmanları niteliğinde nasıl gizlediğine bakınız. Kıskançlık, seven ve sevilende iki farklı açıdan sevginin niteliklerinden birisidir. Dolayısıyla kıskançlıkları nedeniyle Hakka olan sevgilerini gizlemişler­dir.Hak da bu kıskançlık nedeniyle başkalarının onları tanımasını engellemiştir.
Ey Muhammed! Onlar, bana sevgilerini kendilerinden gizlemiş kimselerdir.
Sayfa 329 - Bakara Sûresi TefsiriKitabı okuyor
Reklam
Nefs, hevânın çağrısına karşılık verirse başkalaşma, ruhun davetçisine karşılık verirse din ve bir­leme itibarıyla temizlenme meydana gelir.
Kendi nefsini bilmeni aşamazsın, ken­dinden başkasını göremezsin...
İbrahim b. Mesud el-İlbirî şöyle demiş; "Kişi bazen maksadına varmak için yolculuk eder Aranan sebep ise kendi içindedir."
İş seni daralttığında Elem neşrah (açmadık mı) suresi üzerinde düşün. (Orada) İki kolaylık arasında bir güçlük vardır. Onu hatırlayınca rahatlarsın.
Reklam
Kulların bilgisinin zirvesi, -şayet ulaşabilirse- hamde ulaşmaktır.
Kul, ‘Ancak sana ibadet eder senden yardım umarız’ dediğinde;
Kutsî bir hadiste Allah şöyle buyurur: ‘Namazı benimle kulum ara­sında ikiye ayırdım. Yarısı bana, yarısı kuluma aittir. Kuluma istediği verilecektir.’ İstemek senden, vermek O’ndandır. Nitekim emir vererek ve yasaklayarak istemek O’ndan, emre uymak ise senin görevindir.
Âdem isimleri yüklenendir. Hz. Peygamber ise Âdem’in yüklendiği bu isimlerin anlamını taşıyandır. Söz konusu isim­ler, kelimeler’dir (hakikatler). Sahabe bizden daha üstündür. Çünkü onlar, zatı, biz ise ismi elde etmişiz, (öğrenmişiz). Biz de onların zata riayet ettiği gibi isme riayet edersek ecrimiz artar. Ayrıca onlarda bulunmayan uzaklık sıkıntısı nedeniyle ecrimiz kat be kat artar. Dolayısıyla biz, (peygambe­rin) kardeşleri, onlar ise arkadaşlarıdır. Hz. Peygamber bize özlem du­yar. Bizden birisine kavuştuğunda ne kadar sevinecektir! Nasıl sevinme­sin ki? Özlem duyduğu kimse kendisine kavuşmuştur. Artık ona ikramı ve iyiliği hesap edilebilir mi?
Şair el-Ahtel
Kuşkusuz ki söz kalptedir, Dil ise sadece kalbe delil yapılmıştır.
İlâhî kuvvet onlara sürekli müşahedeyle yardım eder... Halk ile iç içe yaşasa ve onlarla haşır neşir olsalar bile, bu esnada gerçekte onlarla beraber değil­lerdir. İnsanlar kendilerini görseydi, onları görmüş olmazlardı. Çünkü onları ancak Allah’ın fiillerinden birisi olmaları yönünden görürler. Do­layısıyla onlar, fiili ve yapıcısını müşahede eder. Ne ömür makam!
432 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.