Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Bu bir garip öyküsüdür; dinlemek ve duyabilmek için de bir garip kulağı gerek. ~Mevlana Celalettin Rumi
Hor görülen garip mazlumların Yardımcısı büyük Allah'tır. Birlik olsak bu ümmet, Zaferler bize parlaktır. youtu.be/nfYyCTvEvJ8?si=...
Reklam
10.000 Uygur Türkünün Hayatını Kurtarabiliriz
Kanada Hükümeti; Uygur Türklerinin uçak parasını, masraflarını ve bir sene ev kiralarını, sağlık sigortasını ödeyecek, bürokratik ıvır zıvırlara gerek olmadığını, Uygur Türkü olması yeterli olacağını belirtti. Uygurların hayatını ve kültürlerini kurtaracaklar. (...) Birleşmiş Milletler, Uygurların kişisel verilerini Çin'e satıyor. Birleşmiş Milletler görevlisi bir hanımefendi ihbar etti. İşinden kovuldu. (...) Uygurca Mütercim için finansa ihtiyacımız var. Ekmek parası kadar maaşlar: domates-biber parası vereceğiz. 🎥: instagram.com/p/C5lxqfLCnlU 🗳️: icnareliefcanada.ca/uyghur-relief
Doğu Türkistan'da Ramazan
Müslüman dünyasının temsilcilerine düşen, Çin hükümetinin Uygurlara yaptığı zulme itiraz etmektir. Ekonomik ve diplomatik çıkarları nedeniyle ses çıkarmıyorlarsa da en azından Pekin hükümetinin propagandasına alet olmamaları, soykırım suçunun işbirliğinden kaçınmaları beklenmektedir. Ancak bugüne kadar böyle bir tepki maalesef ortaya koyulmamıştır. Ne acıdır ki, Uygur soykırımını bugüne kadar kabul eden ve gündemine alan, Müslümanların öteki diye dışladığı Batı Dünyasıdır. 📰: tamgaturk.com/yazarlar/konuk-...
Ağaç kovuğundaki bir böceğin bile hayatının her anının görüntülenip belgesel haline getirilip bütün insanlığa seyrettirildiği bu çağda Doğu Türkistanlılar anne babalarından, evlatlarından,kardeşlerinden diğer aile üyelerinden habersiz.Nerede olduklarını,yaşayıp yapamadıklarını bile bilmiyorlar. Bu zulme sessiz kalmanın hiç bir haklı sebebi olamaz. Hele ki bizim için ayağa kalkmak bu SOYKIRIMa dur demek kardeşlerimizle her alanda omuz omuza mücadele etmek kardeşlik hakkı ve namus borcudur. Susma artık ayağa kalk DOĞU TÜRKİSTAN'DA SOYKIRIM VAR!!!
Zulme Ortak Olma!!
Sınava çalışırken karşıma çıkan...
Reklam
Çin yönetimi bu kampların meslek edindirme yerleri olduğunu söyleyerek toplama kampı iddiasını reddediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? "Benim kardeşim veya kamplarda tutulan insanların büyük bir kısmı meslekleri olan insanlar. Toplama kamplarında birçok âlim, aydın, bilim adamı ve sanatçı da var. Bu insanlara buralarda ne öğretecekler? Ayrıca bir insan zorla meslek edindirme kursuna götürülür mü? Bu dünyanın neresinde görülmüş?"
Medine Nazmi:
Normal insanın katlanamayacağı şeyler anlatıyorlar. Birçok insan akli dengesini yitirmiş olarak kamplardan çıkıyor. Hepsine ne olduğu belli olmayan iğneler vurmuşlar ve kamplardaki Uygur kadınların birçoğunu kısırlaştırmışlar. Bizim dinlediğimiz hikâyelerde birçok tecavüz olayı da var. Konuştuğumuz kamp mağdurları yaşanan tecavüzler sonrası kafalarını duvarlara vurarak intihar eden Müslüman kızlardan bahsediyorlar. Ayrıca anne babaları kamplarda olan çocukları da yatılı okullar adı altında götürdükleri çocuk kamplarında Çinlileştiriyorlar.
Medine Nazmi:
"Bir insan ölür, mezarı vardır gidip dua edersiniz. Belli bir zaman sonra da normal hayatınız devam eder. Fakat bizim öyle değil. Her gece yeni bir tedirginlikle yatağa giriyoruz. Aklımızda sürekli toplama kamplarındaki yakınlarımızın başına bugün ne gelmiştir, nasıl durumdadırlar, onlara nasıl ulaşacağız gibi sorular var. Bu şekilde yaşamak çok ağır ve aynı zamanda çok zor. Siz bizim yerimize kendinizi koyun. Çocuğunuzun, annenizin, babanızın veya kardeşinizin kaybolduğunu düşünün. Rahatça uyuyabilir, rahatça yemek yiyebilir misiniz?"
Medine Nazmi:
Bu duyguyu ifade edebilecek bir kelime yok. Biz Doğu Türkistanlılar olarak kendi aramızda konuşurken, "Allah bunu düşmanımızın başına bile vermesin." diyoruz. Çünkü toplama kamplarındaki yakınlarımız orada bir ölüyorsa biz burada bin ölüyoruz.
Reklam
Medine Nazmi:
"Annem de kardeşim toplama kampında tutulduğu için sürekli ağlamaktan önce görme yetisini kaybetmiş sonra da vefat etmiş."
Medine Nazmi:
"Yüzlerce Türkü katlettiklerine, binlerce insanı da tutukladıklarına bizzat şahit oldum. Bizim komşumuzun bir oğlu vardı. Onu da Gulca olaylarında tutukladılar. 1.5 sene sonra hapishaneden eve döndüğünde akli dengesini yitirmişti. Komşumuzun oğlu sabahtan akşama kadar evlerinin önündeki bir sandalyede oturuyor ve sürekli düşünüyordu. Birisi yanına yaklaştığında ise korkup telaşlanıyordu."
Bir Uygur Türkü olan Medine Nazmi:
Müslüman bir Türkseniz çocukluğunuzdan itibaren Çinliler tarafından dışlanarak büyürsünüz. Ben de hem çocukluğumda hem de eğitim hayatımda birçok kez Çinlilerin ırkçı davranışlarına maruz kaldım. Çinliler genel olarak bizi normal bir insan olarak görmüyorlar. Bize geri kalmış cahiller sürüsü olarak bakıyorlar.
"Birleşmiş Milletler İnsan Hakları ve Anti-Terörizm Özel Yetkili Raportörü görevim nedeniyle, son altı yılımı farklı devletlerin şiddet yanlısı aşırıcılığın yayılmasını engellemek ve aşırıcı söylemlerin cazibesini kırmak için uyguladıkları çeşitli yöntemleri inceleyerek geçirdim. Avrupa'dan Ortadoğu'ya, İsveç'ten Suudi Arabistan'a çeşitli programları inceledim. Bunların hiçbirinde bir toplumun tamamına yönelen bu denli toptancı bir saldırıya ya da tamamen masum insanların etnik ya da dinî gerekçelerle topyekûn hapsedildikleri bir uygulamaya şahit olmadım. Şincan (Doğu Türkistan) bölgesinde uygulanan hiçbir şekilde meşru bir anti-terörizm stratejisi değildir. Tam aksine bu denli bir cezalandırma yöntemi, başlı başına ve devasa ölçekli bir insan hakları ihlalidir.""
Sayfa 25 - Sean R. Roberts, Uygur Savaşı-Çin'in Müslüman Azınlığa Karşı Yürüttüğü İç Operasyon, çev. M. Bahadırhan Dinçaslan vd., Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2023, s. 12.Kitabı okudu
Abdulhaber Recep
"Biz daha sonra E-3 hücresinde kalmaya başladık. E-5 hücresinde ise kadınlar vardı. Her gün onların ağlama seslerini duyuyorduk. Onlar da işkence görüyorlardı."
Abdulhaber Recep
"Ben hücreye atıldıktan bir ay sonra gardiyanlar yine geldiler. Herkese tek tek suçunu sormaya başladılar. Sıra bana gelince ben suçum olmadığını söyledim. Bunun üzerine 3-4 gardiyan yumruk, tekme ve tel kamçıyla vurmaya başladılar. Sonra kendimi kaybetmişim. Tam olarak neler olduğunu hatırlamıyorum. O zamandan beri belimde ağrılar oluşuyor. Ayrıca vücudumda da işkence izleri var."
Reklam
Geçmişten bugüne Çin'in Doğu Türkistan halkına yönelik politikaları en temelde asimilasyona dayanmaktadır. 1966 ile Mao Zedong'un ölüm tarihi olan 1976'ya kadar uygulanan Kültür Devrimi döneminde inanç ve kültürler hurafe ilan edilerek camiler yıkılmış, binlerce Doğu Türkistanlı idam edilmiştir. 1990'da Barın şehrinde, 1995'te Hoten'de, 1997'de Gulca'da, 5 Temmuz 2009'da Urumçi'de, 2014'te İluşku'da insanlık tarihine utanç olarak geçecek katliamlar işlenmiştir.
Doğu Türkistan'ın bugünkü nüfusunun 25 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Doğu Türkistan nüfusunun %55'i Müslümanlardan, %45'i ise Çinlilerden oluşuyor. Daha 70 yıl öncesine kadar Doğu Türkistan'daki Çinlilerin nüfusunun sadece %5 olduğu göz önünde bulundurulursa, Doğu Türkistan topraklarının ne denli büyük bir işgal dalgasıyla karşı karşıya olduğu da hemen fark edilir.
291 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.