Bay Hamas
"Biz yahudileri biliriz. Ellerini sıktığınız zaman parmaklarımızı yeniden saymamız gerekir."
Sayfa 272 - Siyah kitapKitabı okudu
Ziya Paşa:
Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâsâneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslâm'ı bütün viraneler gördüm
Sayfa 9Kitabı okudu
"MİMARİYİ ahlâk ve inanç dünyamızın ayrılmaz bir parçası olarak gören Cansever'e göre, son yüz küsur yılın en önemli hadisesi bu idrakin kaybedilmiş olması, önümüzdeki yüzyılda gerçekleşmesi gereken en önemli hadise bu idrakten hareket edilerek yapılacak olan mimari idi."
Sayfa 10Kitabı okudu
"Bu bakımdan mimarinin oluşturulması sırasında varlık sorunlarının hepsinin bütünlüğü ile göz önünde tutulması gerekir. Varlık yasaları ile varlığın güçlerinin bütünlüğü her şeyi var edip her şeyin var olmaya devam etmesini sağlar. Bu bütünlük varlığın güçlerinin ve yasalarının toplamından başka bir şeydir. Hepsinden daha büyük ve daha yücedir. Var olan her şeyin var olmaya devam etmesini sağlayan da "O"dur"
Sayfa 11Kitabı okudu
"Sanat eserini, kilise ve diğer güçler adına insanı yönlendirmek ve istenen hedeflere sürüklemek için bir telkin, kandırma aracı olarak kullanan son on asırlık Batı kültüründe ise, Ortaçağ, Rönesans, Barok, Rokoko, eklektik ve daha sonraki dönemlerin tarihi, bir çatışmalar tarihidir."
Sayfa 11Kitabı okudu
"Sanat eserinin görevi, yalnızca insanın yaşadığı dünyayı güzelleştirmek ve daha yaşanır kılmaktır."
Sayfa 12Kitabı okudu
"Cansever, insanları bir çeşit esir sayan ve dev apartman bloklarına tıkıştırarak kollektivite ile şuurlu ilişkilerini imkânsızlaştıran bu merkeziyetçi-teknokrat despotizmi bütünüyle ahlak dışı buluyor, en yoksul insanların da, özel bilgi ve yeteneklerle geliştirilmiş güzel çevrelerde yaşamaya haklarının bulunduğunu savunuyordu."
Sayfa 13Kitabı okudu
"Cansever, bugünkü şehirlerimize hâkim olan tabiat-yapı ilişkisinin insanı tabiat karşısında da yabancı bir seyirci durumuna düşürdüğü kanaatindeydi."
Sayfa 14Kitabı okudu
"Meselâ Edmondo Amicis, Avrupa şehirlerinde gözün ve düşüncenin hemen her zaman dar bir çerçeveye hapsedildiğini, İstanbul'da ise, her an sınırsız ve lâtif uzaklıklara kaçacak bir yol bulabildiğini söyler."
Sayfa 16Kitabı okudu
"Cansever, meselâ Süleymaniye Camii cevresindeki evlerin pencerelerinin, camii daha büyük göstermek için vasatî pencere ölçeğinden daha küçük imal edildiğini söylüyordu. Üsküdar Mihrimah Sultan Camii'nin arkasındaki sadrazam konaklarında da pencereler daha küçük tutulmuştu; böylece abidevî camiler akıl almaz bir nisbî büyüklük kazanıyordu. Bu gerçek, Osmanlı dünyasında, dolayısıyla bu dünyanın özetini veren Istanbul'da, birbirine kıyasen büyüklüğün gerçek ölçek olduğu, yani metre gibi bir ölçüye dayanan büyüklüğün hiçbir şey ifade etmediği anlamına geliyordu."
Sayfa 16Kitabı okudu
"Başta İstanbul olmak üzere, bütün Osmanlı şehirleri oluşurken, mesken mimarisinde daha çok ahşap ve kireç gibi nispeten dayanıksız malzemelerin tercih edilmesi doğrudan doğruya İslâmî dünya görüşü ve tasavvufi duyarlıkla ilgilidir. Cansever'e göre, ahşap, taş'la temsil edilen kalıcı, değişmez büyük değerler sistemi karşısında günlük hayatı tanzim eden çerçevelerin değişmeye açık ve dinamik süreç oluşunu ifade etmektedir."
Sayfa 17Kitabı okudu
"III. Selim devrinden itibaren bu ölçüler kaybedilmiş, sadece abideleri örtmekle kalmayıp şehrin sonsuz mekânla irtibatını da kesen kâgir binalar yapılarak dinamik bir süreç halindeki şehir anlayışından donmuş şehir anlayışına geçilmişti."
Sayfa 17Kitabı okudu
"İstanbul, bilhassa Tanzimat'tan sonra, gafil aydınların ve yönetici zümrelerin jakobence tutumları yüzünden, bir neslin sonraki nesilleri kendi inşa ettiği şehir çerçevesinde yaşamaya mahkûm eden Batı şehirlerine benzemeye başlamış, bu yüzden kendini yenileyemediği gibi, kendi kültürünü de üretemez hâle gelmişti."
Sayfa 17Kitabı okudu
"Bursa o zaman şiir gibi bir şehirdi. Buna rağmen babam "Bursa'yı ne hâle getirmişler!" diye isyan etmişti. Çünkü onun eski Bursa'sı bizim eski Bursa'mızdan daha güzeldi. Sokaklarında su kanalları vardı, bu kanallarda şelâleler oluşur, etraf su sesleriyle dolardı. Yeşilin her tonunun köpürdüğü bir şehirdi Bursa, bir şehircilik harikasıydı."
Sayfa 28Kitabı okudu
"Aydın Germen'in Amerikalı bir arkadaşı Bursa'yı görünce, "Dünyada şehir denebilecek iki şehir vardır; biri Floransa. diğeri Bursa... Floransa bile, Bursa'nın yanında iç karartıcı, karanlık, pis bir şehir!"
Sayfa 28Kitabı okudu