Ez dem-e subhé ezel tabe kıyam-e Arasât, ber ser u pay-é dilara-yé Muhammed râ salavat.
(Ezel sabahından mahşer gününe kadar Muhammedin gönülleri cezbeden varlıgına salavat olsun)
Şikentixe zebânem hemedemm şâx-é nebat, bâdé berqameté ra'nayi Muhammed salavat.
(Dil kılıcım bu tatlı şekeri kesmekle meşgul, Muhammedin eşsiz güzelligine, endamina salavat olsun)
Ferd-e áynest mii begōyem ta vaqti memat dembedem ber gûli ruhsâri Muhammed salavat.
(O sevgilimin gül yüzüne herzaman salavat getirmek bana farz olsun)
و این جهان پر از صدای حرکت پاهای مردمیست که
همچنان که تورا می بوسند ، در ذهن خود طناب دار تو را می بافند.
- فروغ فرخزاد -
Ve bu dünya seni öperken kafalarında idamın için urgan ören insanların ayak sesleriyle doludur
يوسف كم كشته باز ايد به كنعان غم مخور
كلبهء احزان شود روزى كلستان غم مخور
Kaybolan Yusuf Ken'an'a geri gelir... Üzülme!
Hüzünler kulübesi bir gün gül bahçesi olur... Üzülme!
Hafız Şirazi
من بندهء قرانم أكر جان دارم
من حاكك ره محمد مختارم
كر نقل كند جزين كس او كفتارم
بيزارم او و أن سخن بيزارم
"Ben Kur'an'ın kölesiyim
Evet can sahibiysem(yaşadığım müddetçe)Ben seçilmiş Muhammed'in (s.a.v.)yolunun toprağıyım"
Bir kimse benim sözümden bundan başka birşey naklederse ondan şikayetçiyim o sözden de şikayetçiyim
. زندگی شاید آن لبخندی ست، که دریغش کردیم
زندگ, زمزمه پاک حیات ست،
میان دو سکوت
زندگی، خاطره آمدن و رفتن ماست
Hayat belki hayıflandığımız o gülüş
Hayat iki sükût arasında,
Hayatın sâf fısıltısı
Hayat, hatıra geliş ve gidişimiz...
Şiir Sohrab Spehri'ye ait. Dikkatimi çeken husus aynı mısrada hayatın hem Arapça hem de Farsça beraberce zikredilmiş olması.
İlginç bir vurgu olduğunu düşünüyorum. Sopehri şiirine çok hakim değilim o yüzden neyi işaret etmek istediği konusunda net bir fikrim yok. Ama kanımı kaynatan bu kısa şiir parçası üzerinde yazmadan edemezdim.
Hayat. Hayy'dan geliyor. Bana göre daha çok ahirete bakıyor. Hayatın sâf fısıltısı bana Hz. Ademin cesedine temas eden kutsal nefesi hatırlatıyor. O nefesin sıcaklığını anımsıyoruz kanımız kaynadığında.
Zindegi, zinde ve canlı oluş. Daha çok derd-i mâişet ve dünyevî meşakkat. İlk hayat iki sükût arasında. Doğum ve ölüm. Tınısız, renksiz ve akissiz bir sükût. Başkalarının dudaklarından okuyoruz bu sükûtu.
İkinci hayat sâf fısıltısıyla duyuruyor kendini. İşte ilahî nefhâ. Sıcak...rahmetin buğusu var içinde. İki sükûtun donukluğu bu hayatın sınırları dışında. Diri ve nefes alan bir sükût bu ikinci hayattaki.Her daim hatırlanmaya değer!