Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
KALBİ SAF VE İHLASLI OLANIN ECRİ BOL OLUR
İsmail Hakkı Bursevi
İsmail Hakkı Bursevi
(r.anh)Hazretleri buyurmuştur ki: İnsanın kalbi, bir ağacın kökü gibidir. O iyi olursa bütün âzâları iyi olur; o kötü olursa bütün âzâları kötü olur. Binâenaleyh, işlenen amelin sevabının kat kat olması ve netice elde edilebilmesi, kalbin hâline bağlıdır. Bundan dolayı zekât ve sadaka vermeyi, müsafire ikram etmeyi ve her iyiliği,
İMÂM-I ÂZAM’IN (RAH.) NASİHATLERİ
Ey oğlum! Sana birtakım nasihatlerde bulunacağım ki bunlarla gerektiği şekilde amel etmeye devam edersen dünya ve âhirette saadet ve selâmete ulaşırsın: Dâima Allâhü Teâlâ’dan korkarak kendini günah işlemekten koru, takvâ ehli ol. Allâhü Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmen, yalnız ona kulluk için olsun. Kendisine dünya ve âhiret husûslarında
Reklam
MÜHİM BİR TÂLİMÂTNÂME
Sultan Üçüncü Ahmed Han zamanında dört sene sadrazamlık yapmış olan Ali Paşa’nın Talimâtnâmesi’nden: Herhangi bir vazifeye tayin edilen kimseler, kötü ahlâk ile anılmaktan, zulüm ile gönül yıkmaktan kaçınmalıdırlar. Öfkelendikleri zaman kendilerine hâkim ve sabırlı olup hadlerini aşmamalıdırlar. Dünyaya mağrur olmayıp mal ve makam ile
KANAATİN LÜZUMU
Cenâb-ı Hakk’ın kullarına ihsânlarının en büyüklerinden birisi de kanaattir. Takdir-i İlâhî’ye râzı olmak ve Cenâb-ı Hakk’ın taksimine güvenmek kadar bedeni ve ruhu rahatlatan haslet yoktur. Abdullâh bin Ömer (r.anhümâ) şöyle anlattı: Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, iki omuzumdan tuttu ve buyurdular ki: “Dünyada (vatanından ayrı düşmüş) bir garip
ASIL TEHLİKE CİHÂDI TERK ETMEKTİR
Eslem bin İmrân rahimehullâh anlattı: Bizans üzerine gazâya çıkmıştık. Mısır kuvvetlerinin başında Ukbe bin Âmir radıyallâhü anh, Şam kuvvetlerinin başında da Fadâle bin Ubeyd radıyallâhü anh vardı. Rum ordusundan pek kalabalık bir bölük, harp meydanına çıktı. Biz de onların karşısında saf tuttuk. Bu sırada Müslümanlardan bir kişi tek başına Rum
DOĞRULUK VE ADALETİN EHEMMİYETİ
Rivâyet olunduğuna göre Zülkarneyn aleyhisselâm, emri altındaki idarecilerini bizzât kendisi teftiş ederdi. Bir ara tebdil-i kıyafet ederek şehirlerinden birisinde dolaşırken kâdılardan birinin yanına uğradı ve günlerce orada kaldı. Fakat hiçbir kimsenin dava için ona müracaat ettiğini görmedi. Bu hâl uzayıp kâdının hâlinden herhangi bir şeye
Reklam
ASHÂB-I KİRÂM’DAN BOYU EN UZUN OLAN ZÂT
Hazret-i Enes (r.a.) şöyle anlatmıştır: “Ensâr’dan yirmi genç dâima Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin yanında bulunur, ona hizmet ederlerdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir iş olduğu zaman o işi yapması için onlardan birini veya birkaçını gönderirdi.” Bu zâtlardan birisi de Kays bin Sa‘d bin Ubâde (r.a.) Hazretleridir. Hazret-i Enes (r.a.), onun hakkında şöyle demiştir: “Kays bin Sa‘d’ın, Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin yanındaki mertebesi, emîrin yanındaki zaptiye âmirinin mertebesi gibiydi.” Kays (r.a.), çok uzun boylu idi. Anlatıldığına göre uzun boylu bir adam, onun yanında durduğu zaman boyu ancak beli hizasına kadar gelirdi. Hz. Muâviye (r.a.), onun şalvarını Bizans hükümdarına göndermiş ve ona, “Sizde bu şalvarı giyebilecek uzunlukta bir adam var mı?” diye sormuş. Bizans hükümdarı da bunu görünce çok hayrette kalmıştı. Kays Hazretleri, cömert, methe lâyık, görüşlerinde isabetli ve dehâ sahibi bir zât idi. Kays Hazretleri, Hazret-i Muâviye’nin (r.a.) hilâfetinin son zamanlarında Medîne-i Münevvere’de vefat etmiştir.
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ. (م) Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Nemmâm (koğuculuk yapan, laf taşıyan kimse) Cennet’e giremez.” (Sahîh-i Müslim) 13 Nisan 2024 Fazilet Takvimi
MUHABBETİN HAKİKATİ
Allâhü Teâlâ ve Resûlünü (s.a.v.) sevmek, her mümin üzerine farz-ı ayındır. Nitekim Bakara Sûresi’nin 165. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Müminlerin ise Allâhü Teâlâ’ya muhabbetleri, her şeyden daha ziyâdedir.” buyurulmuştur. Muhabbet; insanın hoşuna gittiği için bir şeye meyletmesidir. Bir kulun, Rabb’ine karşı hakîkî muhabbeti ise ancak kalbini,
NEMÎME (SÖZ TAŞIMAK) HARAMDIR
İmâm Gazâlî rahimehullah demiştir ki: Nemîme (koğuculuk), insanların arasını bozmak için başkasının söylediği şeyleri, hakkında konuşulan kişiye ulaştırmaktır. Koğuculuk, bir sırrı anlatmak, açıklanması hoş görülmeyen şeyin üzerindeki perdeyi kaldırmaktır ve dinimizde haramdır. Bunun; söz, yazı, işaret, ima ile olması yahut taşınan şeyin bir söz,
259 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.