Bütün büyük gürültüler mutluluğu çok uzak yerlere itmemize yol açar. Bir insan kendi gürültüsünün tam ortasında, kendi plan ve projelerinden oluşan uğultunun tam ortasında durduğu zaman, sessiz, büyülü varlıkların önünden kayıp gittiklerine şahit olur ve onların mutluluğuna ve dışarıda bırakılmışlığına özlem duyar...
Her okumada yürüdüğümüz yolların hesabını tutmaktansa onları unutuvermek, buyurgan anlamın egemenliğini, çoğaltılmış anlamlar ve patikalarla yıkmamızı sağlar. Bir anlamın unutulması hata olarak değerlendirilmez.
Barthes’ın sözleriyle söylersek, “Anlamların unutulması özür dilenmesini gerektiren bir konu değildir, bizi üzmemelidir. Çünkü yeteneklerimizin eksikliğini göstermez. Olumlu bir değerdir bu. Metnin sorumsuzluğunu, dizgelerin çoğulluğunu dile getirmenin bir biçimidir. Bu dizgeleri kapatsaydım eğer, ister istemez tek, İlahî bir anlam oluşturacaktım: unuttuğum için okuyorum.”