Yetişkinlik döneminin belki de çoğunu Hıristiyanlığa saldırmaya adayan
Friedrich Nietzsche için nihai ironi, kız kardeşinin kendisi için bir Hıristiyan cenaze töreni düzenlemesi ve ardından cenazesinin anavatandaki bir kilise yanındaki aile mezarlığına defnedilmesiydi.
dusunbil.com/friedrich-nietz...
...şöyle bir düşündüğünde hiçbir şey görmediğinin, beynine hiçbir şey kaydetmediğinin ayırdına varmıştı. Retinasından korteksine hiçbir imge aktarılmamıştı.
Aslın da yalnız kitap açıp kapayan bilgin -orta yetenekte bir filo log için günde yaklaşık olarak iki yüz tane- sonunda kendi liğinden düşünme yetisini iyiden iyiye yitirir. Kitap karıştırmı yorsa düşünmez de. Düşünürken bir uyarıma (okunmuş bir düşünceye) yanıt verir -yalnızca tepki gösterir artık. Bilgin bütün gücünü evet ve hayır demeye, çoktan düşünül müş olanları eleştirmeye harcar, -kendisi düşünmez olut.. Kendini savunma içgüdüsü bozulmuştur onda; başka türlü olsa, kitaplara karşı kendini savunurdu. Bilgin demek deca dent demek. Gözümle gördüm bunu: Yetenekli, verimli, öz gür yaradılışlar, daha otuz yaşlarında “okumaktan çökmüş ler”, kibrit gibiler artık; kıvılcım, “düşünce” verebilmeleri için sürtmek gerek. -Daha sabahın köründe, insan dinçken, gücünün kuvvetinin şafağındayken, bir kitap açmak, -ayıp derim buna!
İlahi çürümenin kokusunu almıyor muyuz? – Tanrıların çürük kokusu bile olsa! Tanrı öldü! Geriye Onun ölüsü kaldı! Tanrıyı biz öldürdük!
dusunbil.com/friedrich-nietz...
Şüphe değil, ke s i n l i k t i r insanı deli eden... Ama bunu duymak için derin olmalı, uçurum, feylesof olmalı... Doğrudan k o r k a r ı z hepimiz...