Her zaman kibar, ölçülü, soğukkanlı, sevecen, arkadaş canlısı olan Spinoza’nın en şaşırtıcı özelliği, birbirleri ile dövüştürmek üzere örümcek toplaması ve onlar kavga ederlerken kahkahalar atarak eğlenmesi olsa gerek.
Bir aile hekimi, bir jinekolog, bir cerrah ve bir patolog yaban ördeği avına çıkar. Aniden bir kuş havalanınca aile hekimi derhal çiftesini doğrultur, fakat uçanın ördek olup olmadığını kestiremediği için ateş etmekten vazgeçer. Jinekolog da tüfeğini doğrultur ama ördek dişi mi yoksa erkek mi karar veremeyince indirir. Bu arada cerrah hiç düşünmeden silahını doğrultur, ateş eder, kuşu vurur ve patologa döner: "Git bak bakalım, ördek miymiş?"
Yolda Al ile karşılaşan John şaşkınlıkla haykırır: "Al! Ben seni öldü biliyordum!"
"Yok yahu," der Al gülerek. "Gördüğün gibi hayattayım."
"Mümkün değil," der John. "Bana senin öldüğünü söyleyen adam, senden daha güvenilir birisiydi!"
Heidegger, "insan varoluşu ölüme doğru varlıktır", diyecek kadar ileri gitmişti. Hakikaten, gerçek anlamda yaşamak için ölümlülüğümüzle dürüstçe yüzleşmeli ve ölümün gölgesi altında anlamlı hayatlar yaşama sorumluluğunu üstlenmeli, ölüm gerçeğini yadsıyarak bireysel kaygıdan ve bireysel sorumluluktan kaçmaya çalışmamalıyız, diyordu.