"Ciğerlerimiz ne halt etsin!" diye bağırdım. "Çabuk solusalar kendiliklerinden, kendi içlerindeki zehirlerden boğulurlar, yavaş solusalar solunamaz havadan, öfkeli şeylerden boğulurlar. Ne var ki tutturacakları tempoyu aramaya kalksalar, daha aramaya başlar başlamaz mahvolur giderler."