Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
"Günaydın annesi!"
...Anne, sanki kapıdan hiç uzaklaşmamış gibi hışımla kapıyı açıp hızlıca bebeğin yanına geliyor. "Sen mi uyandırdın?" diyor sertçe. İlk, çocuk, ilk annelik duygusu... Sinir telleri tabii olarak gergin. Anlayışlı olmak gerekir. Pencereden, evlerin ışıltılı pencerelerine bakarak, "Hayır, kendisi uyandı," diyorum. Birini, uykusundan uyandırmanın verdiği o tatlı hisle gülümsüyorum. "Günaydın annesi!"
18.Mektup
...Bebeğe bakıyorum. Kıpırtısız uyumaya devam ediyor. İkimizi kıyaslıyorum. Galiba aramızdaki tek fark benim cismimin onunkinden biraz daha büyük oluşu. Eğer ömrümüz varsa, yarın bir gün o, benim bu halime bürünecek. Ben de babam gibi ihtiyarlayacağım. Belki o zaman o, çocukluğunu düşünecek, ben de gençliğimi... İkimiz birden, uykuda geçirdiğimiz günleri, geçmişimizi hatırlamak isteyeceğiz yani. Ama bugün olduğu gibi, bir gün etmeyecek birkaç küçücük an dışında hiçbir şey hatırlamayacağız. Uykuda görülen rüyaların kaçı uyanınca hatırlanır ki?
Reklam
17.Mektup
...Hikaye bu, Fiji. Bu hikayeyi sana anlattım, çünkü Deveci ve Deve, günümüzdeki iki sınıf insanı temsil ediyor aslında. Birinci sınıf, haline razı olmayan ama sesini de hiçbir türlü çıkarmak istemeyen, bir şekilde sindirilmiş, korkutulmuş sınıf. İkincisi, birinci sınıfın sessizliğini (biz buna iyi niyeti de ekleyelim Fiji) suiistimal edip onlara istediği gibi davranan sınıf. Bana sorarsan Fiji, buradaki suçun büyüğü Deve'nin temsilcisi olduğu birinci sınıfa aittir. O yüzden, hikayedeki adam gibi, Deve'nin karşısında hiç ezilip büzülmez, kızarıp bozarmazdım...
İnsan ve Hayat - Sayı 165 (Kasım 2023)
İnsan ve Hayat - Sayı 165 (Kasım 2023)
...Sevgili Fiji, dün olduğu gibi bugün de insanlara söz işlemiyor. Ama bugün, zamanın ötesinde tutum olarak da dünün ilerisinde sanki. Her şey, dünden daha çok ortada. Her şey ayan beyan gözüktüğü halde "Olsun", hakikati söylediğinde "Evet, haklısın" diyorlar ama gerisi gelmiyor. Yine kendi bildiklerini okuyup bir bedene bürünmüş bâtılın peşinden güle sevine gidiyorlar. Bâtıl, insanlara neden bu kadar hoş geliyor? Ve bu nasıl oluyor Fiji, bir türlü anlamış değilim. Bir bedene bürünmüş kötülük, peşi sıra yüzbinlerce insanı nasıl sürükleyebiliyor kendi bataklığına...? Refik Can