5000 kişinin görev yaptığı Amerikan "Nimitz" sınıfı bir uçak gemisinin günlük işletim maliyeti 2 milyon dolardır. Türk Donanması'nda görev yapan "G" sınıfı bir fırkateyn, iktisadi süratle seyrederken saatte 2000 litre motorin harcar.
Yabancı gözlemcilerin ifadesiyle, Fransa ve İspanya kralları onu kendi taraflarına çekebilmek için teşebbüslerde bulunmuşlar, Barbaros ise Osmanlı hizmetine girmeyi Cezayir sultanı olmaya tercih etmiştir.
Don Kişot'un yazarı İspanyol Cervantes, kendisinin de savaştığı İnebahtı Deniz Savaşı'nın sonunda derin bir nefes alıyor ve bu yenilgi ile birlikte Osmanlı Donanması'nın yenilmezlik efsanesinin ortadan kalktığını söylüyordu.
Bugün hala Venedik şehrinin San Marco Meydanı yakınında bulunan "San Andrea Kalesi"nin tepesinde "Büyük Zafer" yazan bir plaket vardır. "Büyük Zafer" İnebahtı'dır.
16. yy-19. yy arası Osmanlı Donanması hakkında arşiv belgelerine dayalı, ayrıntılı, gemi tiplerinin resimlerini havi kaynak eser. Konuya ilgisi olan herkesin elinin altında bulunması gereken bir kitap.
İngiliz mühendisler gemilerine bol sayıda ve büyük çaplı top koyarlar, sağlamlığa pek aldırmazlardı. Prensipleri şuydu: "Sen bat; zarar yok. Bil ki senden sonra gelecek İngiliz gemisi senin yaraladığın düşman gemisini muhakkak batıracaktır."
Enosis isimli Yunan yolcu gemisini ele geçirerek gemi içinde gizlenmiş büyük miktarda altının milli mücadeleye kazandırılmasında denizcilerimizin ve deniz harekâtının önemi çok büyük olmuştur.
Atatürk’ün “gözüm Sakarya’da, kulağım İnebolu’da” sözüyle, Kurtuluş Savaşı’nda ikmal teşkilatının başında bulunan Korgeneral Muzaffer Ergüder’in, 1925 yılında bu başarı için sarf ettiği “Kurtuluş Savaşı’nda bir avuç deniz subayımız olmasaydı, ne İnönü’ler, ne Sakarya ve ne de Dumlupınar ve de dolayısıyla Kurtuluş Savaşı olmazdı” yorumu çok dikkat çekicidir.
...Müşavir Paşa Slade’in, hatıratında yazdığı şu satırlar son derece dikkat
çekicidir:
“Türkiye’de ulema sınıfından başkaları kendi hayatını etkilemeyen çevreyle ilgilenmiyor. Halk bir asrı aşan maziyi kendisinden değilmiş gibi unutuveriyor. Beşiktaş’taki türbeye defalarca gitmiş biri olarak rastladığım kişilere “Burası Hayreddin Paşa’nın türbesi mi?” diye sorardım. Sorduklarım, ülkelerinin Amiral Nelson’ı sayılacak bu ünlü amirali hiç tanımıyorlardı. “
Türklerin 2700 kayıp verdiği Sinop çatışması, çok canlı karakter zıtlıkları
sergilemişti. Örneğin, Navik firkateyninin süvarisi Ali Bey, kendisinin asla
teslim olmayacağını söyleyerek, gemi mürettebatına canlarını kurtarmalarını
emredip cephaneliği kendi elleriyle ateşlemiş ve gemisini havaya uçurmuştu.
Diğer taraftan bazı gemi komutanları da gemisini bırakarak kaçmışlardı. Bu
komutanlar savaş sonrası, birkaç ay evlerinde oturduktan sonra eski
itibarlarını tekrar kazandılar. Sinop Valisi de ertesi yıl başka bir şehre vali
oldu.