h

Hatırat

1 üye
Yemek vakti, esasen bizim mütareke zamanımızdı. Yemekte babam kimseyi azarlamaz, neşeli yemek yerdik. Kabahatlerinizin hesabını yemekten sonra görürüz, derdi. Biz de ondan evvel kalkıp bir tarafa savuşurduk.
Kabe’de Ramazan
Ramazan da iftarı çok defa babamla Harem-i Şerif ’te yapardık. Oruç zemzemle bozulur, ufak reçel, zeytin, peynir, simit gibi şeyler yenir, akşam namazı kılınır sonra eve gelip yemek yenir.
Reklam
Aynen
Araplar bunu öyle avuçlaya avuçlaya yediler ki, hayrettir... Kaşık bile kullanmıyorlar. Pilavı avuçlarına alıyor, sıkıp lokma gibi yapıyor ve ağızlarına atıyorlar. Sağ elleri mütemadiyen bu işi görürken sol elleri ekmek yetiştiriyor. Bedevilerde el yıkamak da yok. Koltukaltlarına sürüyorlar. İlk gördüğümüz zaman bu iş bizi pek iğrendirmişti. İnsan göre göre her şeyi tabii görüyor.
Mekkeli Arapların kerameti
Bir gün hayrette kaldığımız bir karpuz gördük. Çekirdeklerinde “Allah” yazılı. Meğerse tohumluk çekirdeğe yazıp dikince böyle olurmuş.
Kabe’nin içinde ne var?
Şimal taraftaki altın oluk altında yıkanmak pek şifalı imiş. Senede bir kere de Kâbe ’nin içini temizlerler ve zemzemle yıkarlar. Bunun için mahsus ufak hurma dallarından süpürge yapılır sonra bunlar İslâm diyarında camilere hediye gönderilir. Bu gün pek tantanalı olur. Bütün mülki ve askeri heyetler gelir. Seyyar merdivenler kapıya yanaştırılır. Ben iki defa Kâbe ’nin içine girdim. İçeride de, “Ya Hannan, Ya Mennan, Ya Deyyan, Ya Sübhan” adlı direkler var. Aralarında büyük kandiller var. İçeriden her cepheye ikişer rekâtlık namaz kılınıyor.
Kupkuru bir fırın sıcağı
Mekke ’nin sıcağı pek müthiş oluyor. Rafadan yumurta anında mümkün, kuma sokup çıkardın mı oluyor...
Reklam
375 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.