Hırsız, genellikle zenginleri yağmalardı, devletler ise genelde fakirleri yağmalar ve suçlarında ona yardımcı olan zenginleri korur. Hırsız kendi işini yaparken hayatını riske eder, devletler ise bütün aktivitelerini yalanlar ve kandırmacalar üzerine kurarak hiçbir şeyi riske etmezler. Hırsız, kimseyi kendi çetesine katılmaya zorlamaz, devletler ise genelde insanları zorla askere alırlar. Hırsıza vergi ödeyen herkes tehlikeden eşit şekilde korunurlardı. Fakat devlette ise, bu organize sahtekarlığa ne kadar fazla katkıda bulunursanız, o kadar fazla korunduğunuz gibi aynı zamanda ödüllendirilirsiniz de. En çok krallar, imparatorlar ve başkanlar korunur (daimi korumaları tarafından) ve vergi ödeyen insanlardan toplanan paranın en büyük payını da onlar harcarlar. Devlet suçlarına katılım oranında sonra sırasıyla kuvvet komutanları, bakanlar, polis müdürleri, valiler ve diğerleri gelir ve en aşağıda polisler, en az korunanlar ve aralarında en düşük maaşı alanlar vardır. Devletin işlediği suçlara hiçbir şekilde katılmayanlar, vergi ödemeyi veya askerlik yapmayı veya kanuna uymayı reddedenler şiddete maruz kalırlar, hırsızların arasında olduğu gibi. Hırsız, insanları kasten bozmaz, fakat devletler kendi amaçlarını gerçekleştirebilmek için çocuklardan yaşlılara bütün kuşakları, din ve vatanseverlik safsatalarıyla zehirler.