Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Yaşamdaki yerimiz, ona nasıl baktığımız ve yorumladığımızla doğru orantılıdır. Yaşama nasıl bakıyorsak o da bize öyle bakıyor. Bilgelik ve sevgi ile bakıyorsak, herşey bu doğrultuda şekil alır. Korku ve şüpheyle bakıyorsak Kayıplarımız olur. Sevgi ve bilgelik karşımıza çıkar ancak onu kaçırdık mı başka bir zamana geçer. Sevenin gözü kördür aşktan, binlerce kere çukura düşer de çukur mu görür onu gözü. Oysa sevilen büyük bir imtihandadır. O sevgiye layık olabilme imtihanı. Ya seçer sevgiyi ya da kaybeder.
Sayfa 248 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Sevilme yürekliliğine sahip çıkamayan herşeyini yitirmiştir. Kendi nefsinde boğulur. Ya layık olanla beraberdir, ya yalnız kalacaktır, ya da sahte sevgi görünümlü maskeleri takan, maskeli baloda yerini almaya devam edecektir.
Sayfa 248 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Reklam
Her anahtar, her kilide uymaz. Bu ikisinin de mükemmel olmadığı anlamına gelmez. Sadece birbirlerine layık değillerdir.
Sayfa 248 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Hacı Bektaş Veli’nin felsefesi, Allah ile kul arasına girmemek idi. Din konusunda kimse ile tartışmaz kimseye birşey kabul ettirmezdi. Büyük bir kalkınma lideriydi. Topla, tüfekle değil, gönül kazanarak savaşırdı. En büyük savaşın, insanın kendi nefsiyle savaş yapması ve nefsini öldürmesi olduğunu ifade ederdi. Öğretisinde, korkutmaya yer yoktu. İnsanların arasında “efendi” gibi yaşamış, ve hala gönüllerde öyle yaşamaya devam etmektedir.
Sayfa 245 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Alevilikte biyolojik ölümün “Tanrı’ya yeniden kavuşmak” olarak kabul görmesinin ana nedeni; nesnelerin, düşüncelerin yoktan var olmayacağına inanılmasıdır. Heterodoks yapıdaki bu öğretiye göre, İnsan-Evren-Tanrı bir bütündür (vahdet-i vücud); bundan dolayı evrendeki nesneler ve düşünceler Yüce Tanrı’nın varlığından kaynaklanmakta ve bu durum (ölüm), varlığın (insanın) öze dönüşümü olmaktadır. Ölüm yoktur “Hakk’a yürümek” esastır.
Sayfa 216 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Dağlara çıkarak tapınmalar Anadolu’da MÖ onbinlere rastlar; Şanlıurfa Göbeklitepe’deki kazılardan bunu görmek mümkündür. Kutsal yerlerin dağlara inşaası, semavi dinlerin dağlarda vahiy yoluyla alınması, insanların yazın dağlara çıkması da bunun göstergesidir.
Sayfa 192 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Reklam
Yer yüzünde akıl ölçüsünden iyi bir şey yoktur. Çünkü, her iyi şeyi bilen ve buyuran akıldır. Akıl varsa “ölçülülük” vardır.
Sayfa 181 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
İlim deryasında boğulacak, Sevda Nar-ı ile yanacaksın. Nefes ile nasiplenecek, toprak olacaksın ki, Aşk’a ulaşacaksın. Hiçbir şeyi olmayana duyulan ölümsüz aşktan daha öte ne vardır yeryüzünde? O gördüğün güzellik benim Aşk’ımdır. Elmas değerinde yan ki, geride kül bırakma. Her zerre seninle nefes alsın ki, oradan AŞK ile doğarak CAN bul. Hakk yolu AŞK yoludur, tefekkürle, nazarla esastır, Edb-ü Erkan bilmek ile olur. En büyük cihad-ı ekber nefsedir. Aşkın verdiği acıdan korkulmaz. Bırak yaksın gönlünü, ateşlerin ateşinde ol. Geçiştirme, bahane üretme, oyalama kendini. Öyle yan ki, kalmasın senden geriye birşey.
Sayfa 166 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Sevgi Okyanusuna herkes dalamaz.! Kimine göre soğuktur, kimine göre de ateş gibi. Aşkının Ateşi daima harlı olacak ki ne donasın, ne de eriyesin! Sevgi denizinin dibi yakın görünür, çünkü tüm görkemi ile eşsiz berraklıktadır. Yol derin ve meşakkatlidir. Ancak tüm cesaretinle ulaşacak ve sana ait olan o “inci”yi çıkaracaksın.
Sayfa 159 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Şimdi, içinde bulunduğunuz tüm inanç, idea, ilim, bilim, felsefe vb. herşeye bir de tersinden bakın. Herşey insanın muhtaçlığı üzerine kurulmuş. Ya herşey insana muhtaç ise?
Sayfa 157 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Reklam
İnsanda tamahkârlık varsa, cömertlik yoktur.
Sayfa 147 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Bektaşi Aleviliğine Mansur Etkisi
Bektaşiler için, Enel Hak sahibi Hallac-ı Mansur çok önemli bir Kamil İnsandır. Enel Hak ilkesi için yaşamını feda etmekten Işık çekinmeyen Mansur’a Bektaşiler borçlarını, törenlerin yapıldığı salonun tam ortasında bulunan bölüme “Dar-ı Mansur” adını vererek ödemeye çalışmışlardır. Dar*, Farsça ağaç anlamındadır. Terim olarak Hallâc-ı Mansur’un asıldığı direk anlamında dârağacını temsilen kullanılır. Tasavvufta, Bektâşilik ıstılahları arasında geçer. Muhibbin can feda etmek üzere meydanda ikrar verdiği yerin adıdır. Meydanın tam orta yerine dâr denir.
Sayfa 136 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Bilmek başka, maarifet başkadır, öğrenmek başka maarifet başkadır. Bilmek ve öğrenmek duymak ile, maarifet ise gönüle düşen bilginin yaşanması ile mümkündür. İşte bu mahabbettir. Gönülde yaşanan tüm hâletin yaşanmasıdır. Yüzlerce sayfa okumak ile, bir Andan akan ilmin yaşanması başkadır.
Sayfa 131 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Dil güzel söyler, hâlde tam olarak uygulanır ancak, gönül inkar ederse ya da tam idrakine varamamışsa tatmin olmamışsa, ibadet tam yerine getirilmiş olmaz. Tanıklık olanlar herkesin gözüyle gördüğü ancak içsellikte tam olarak emin olamadığıdır. Çünkü görünürde tam ve emin olanın içinde yani düşüncesinde, gönlünde ne olduğunu kimse bilemez. Bu tanıksızlık halidir. Tanıksız olanlar gizli olanlardır. Şahitsiz olandır. Eğer şahit olursa, o zaman yaptığına bir başka varlığı da karıştırmış olursun. Oysaki, senin bildiğin ile Rabb’in arasında bir sır olarak kalmalı. Fakat, ortak yani eş koyarsan, şahit koyarsan araya, o zaman yaptığının çok fazla bir değeri de kalmayacaktır. Çünkü yaptığın maneviyata, bir başka düşünce de karışmış ve bir bakıma da kirlenmiş olacaktır.
Sayfa 111 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
Muhib bilir ki, yerlere göklere, âlemlere sığmayanın tek sığdığı yer insan gönlüdür.
Sayfa 109 - Sınır Ötesi Yayınları 2012Kitabı okudu
40 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.