Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Bilincimizin merkezinde bulunan egomuzun, doğası gereği bencil, narsist, doyumsuz olan, kendi ölümlülüğüyle barışmayı beceremeyen, kariyer, statü, zenginlik gibi kurtarıcı güçlerle ilgili hayaller kurarak ölümü yok saymaya çalışan bir yapısı var. Doğduğumuz an çılgın bir dinamo gibi zıplamaya başlar ve son nefesimizi verene kadar da dinlenme eğilimi göstermez. Ego, doğuştan kırılgan olduğu için de ona her zaman endişeli bir ruh hali egemen olur. Huzursuzdur, ilgili bir nesneden ötekine atlar, gerginliğini bastırmayı ya da başkalarıyla düzgün ilişkiler kurmayı bir türlü beceremez.
Sayfa 146Kitabı okudu
Henüz okumadığımız bütün o kitaplar yüzünden suçluluk duyuyoruz; ancak Augustine ya da Dante'den daha fazla kitap okumuş olduğumuz gerçeğini görmezden geliyor, bu yüzden de sorunun kesin olarak tüketim miktarında değil de, tükettiklerimizi hazmetme yöntemimizde olduğunu fark etmiyoruz.
Sayfa 136Kitabı okudu
Reklam
Kitap bataklığına dönen çağımız için üzülüyorsak bunun nedeni, zekamızı ve duyarlılığımızı geliştirmenin en iyi yolunun daha fazla kitap okumaktan değil, birkaç kitabı sürekli yeniden okuyarak onlardan anladığımızı derinleştirip tazelemekten geçtiğini hissetmemizdir.
Sayfa 136Kitabı okudu
Yirmi birinci yüzyılın başındaki, ne çok çalışkan, ne de tembel sayılabilecek bir insan bilimleri lisans öğrencisi, mezun olmadan önce yaklaşık 800 kitabı karıştırır; ancak 1250'li yıllarda yaşayan varlıklı bir İngiliz aile evinde üç kitap olduğu zaman kendisini şanslı görürdü.
Sayfa 136Kitabı okudu
Hayatlarımız modern tarihin iki itici gücü olan siyaset ve teknolojinin çevresinde şekillenmiştir ve tam da orada durarak dengesini korumaktadır.
Sayfa 134Kitabı okudu
Modern dünya uyarıcıyla doludur, bunların içinde en ısrarcı olanı da 'haberler' adını verdiğimiz o şiddetli seldir. Bu uyarıcı, dini alanda dua kitaplarının sahip olduğu otoritenin aynısına seküler alanda sahiptir. Haber bültenleri, günü hiç de doğal olmayan bir biçimde ikiye bölmektedir: Sabah dualarının yerini kahvaltı haberleri, akşam dualarının yerini de akşam bültenleri almıştır.
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
Anton Çehov'un öykülerinde, İncil'deki öykülerde olduğu kadar bilgeliğe rastlanabilir büyük olasılıkla; ancak Çehov'un öyküleri içerdikleri bilgileri bize düzenli olarak anımsatacak bir takvimden yoksundurlar. Seküler yazarların kitaplarından dua kitapları oluşturmaya çalışmak için tuhaf insanlar olarak damgalanmayı göze almak gerekir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Modern sanatçıların hepsi sonuç olarak aşçıların dramını paylaşırlar; ürettikleri yapıtlar hiçbir zaman aniden yok olmasalar da, onları tüketenlerin verdikleri tepkiler yok olacaktır. Kültürün gücünden her zaman saygıyla söz ederiz, ama bu kültürün bireysel yapıtlarını ayıplanacak bir hızda unuttuğumuzu kabul etmeye pek yanaşmayız. Bir başyapıtı okumamızın üzerinden üç ay geçti mi onun tek bir sahnesini ya da cümlesini bile anımsamakta zorluk çekeriz.
Sayfa 133Kitabı okudu
Bilim gibi seküler düzen de yeni şeyler keşfetmenin gücüne ve önemine inanır. Aynı şeyleri yinelemeyi ceza gerektiren bir eksiklik olarak görür, her gün bizi hiç tükenmeyen bir bilgi akışına maruz bırakır ve böylece de her şeyi unutmamıza teşvik eder.
Sayfa 131Kitabı okudu
Düşünceler, güzel bir dille ifade edilmeli, ama aynı zamanda da bize sürekli yinelenmeliler. Aslında sevdiğimiz doğrular, günde bize üç, beş ya da on kez zorla anımsatılmalı; eğer bu yapılmazsa biz o çok sevdiğimiz doğruları uygulamayı beceremiyoruz. Sabah dokuzda okuduğumuz bir şeyi öğlen on ikide unutmuş oluyoruz, akşam karanlığı çöktüğünde de onu yeniden okuma gereksinimi duyuyoruz. Dikkatimizin başka yöne çekilmesine ve tam olarak dağılmamıza yol açan o hiç durmayan hareketi önlemek istiyorsak, iç hayatlarımızı belli bir yapı çerçevesinde yeniden oluşturmalı, zihnimizdeki o iyi düşünceleri yeniden anımsayıp canlı tutmalıyız.
Sayfa 130Kitabı okudu
Reklam
Başkalarının yaptığı hatalara nasıl hoşgörü gösteririz? Kendi sınırlarımızı keşfetmeyi ve öfkemizi yatıştırmayı nasıl başarabiliriz? Bu soruları yanıtlarken didaktik bir tavır takınmak, insanlığa bir hakaret olmaktan çok bir gerekliliktir. Hıristiyan eğitim anlayışı ile seküler eğitim anlayışı arasındaki temel fark, özellikle benimsedikleri eğitim yöntemlerinde kendini gösterir: Seküler eğitimde ders, Hıristiyanlıkta vaaz verilir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Ruhlarımızın neye gereksinim duyduğu konusunda Hıristiyanlıktan farklı düşünebiliriz, ancak dinin egemenliğindeki hayatta olduğu gibi seküler hayatta da anlamlı görünen, o kışkırtıcı temel tezi -içimizde, bu dünyadaki fırtınalı yolculuk boyunca besleyip korumaya özen gösterdiğimiz değerli, çocuksu, kırılgan bir çekirdek olduğunu- eleştirmek pek mümkün değildir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Kutsal metinlerin yerine koyacak malzeme bulmakta kesinlikle zorlanmıyoruz, ancak bu malzemeyi doğru kullanmayı beceremiyoruz. Seküler kültürü dini bir bakış açısıyla ele almak, bir başka deyişle onda insanlara rehberlik etme gücü bulmak konusunda hiç istekli davranmıyoruz. Ateistlerin çoğu dini inancın içerdiği her şeye o kadar kesin karşı çıktılar ki dini inancın hala geçerli olan, esin verici amacını -hayatımızı nasıl yaşayacağımız konusunda bize iyi planlanmış öğütler vermek- takdir etmeyi unuttular.
Sayfa 109Kitabı okudu
Neden ateistler kültür yapıtlarına, dindarların kutsal metinlere başvurdukları rahatlık ve ciddiyetle başvuramıyorlar?
Sayfa 107Kitabı okudu
Dindarların kutsal metinlerde buldukları nitelikler, kültür yapıtlarında da rahatlıkla bulunabilir. Romanlar ve tarih anlatıları, ahlak bilgilerini çok başarılı bir biçimde verip genel bir eğitim sunabilirler. Güzel tablolar, nasıl mutlu olacağımız konusunda bize önerilerde bulunabilirler. Felsefe, endişelerimize seslenip bizi teselli etmeyi başarabilir. Edebiyat hayatımızı değiştirebilir. Dinin verdiği etik derslerin eşdeğerleri, seçkin kültür yapıtlarında dağınık bir biçimde bulunur.
Sayfa 107Kitabı okudu
71 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.