"...kimseye yük olmamak bir ahlak dersidir; ben kimseye yük olmuyorum! Ben kendi ekmeğimi kazanıp yiyorum; doğru, kuru bir parça ekmek, hatta kararmış ekmek; ama çalışarak kazanılmış, yasal ve hile hurda yapmadan elde edilmiş bir ekmek."
"Zaten dünyanın düzeni bu, canım, hepimiz birbirimize hava atıyoruz, hepimiz birini azarlıyoruz. Bu tedbir olmasa dünya ayakta kalmaz, düzen diye bir şey olmazdı."
"Biliyor musunuz Varenka, kötü bir adam bana neler yaptı? Yaptığını söylemek bile ayıp;
sorun bir bakalım, neden yaptı? Sırf ben uysal olduğum için, sessiz olduğum için, iyi kalpli olduğum için!"
"Benim dostluğum, benim seven kalbim onun için önemsizmiş gibi geldi. O eğitimliydi, bense aptallıkla yanıyordum ve hiçbir şey bilmiyordum, hiçbir şey okumamıştım, bir tek kitap bile..."
"Ben hep böyle ürkek, yabani biriyim; alıştığım bir yerde uzun süre yaşamayı severim. İnsanın alıştığı yer iyidir; acıyla yaşasan da, her şeye rağmen daha iyidir."
Bazen öyle dakikalar oluyor ki tek başıma kalmaktan, tek başıma hüzünlenip tek başıma kesintisiz kederlenmekten mutlu oluyorum ve böyle hallerim gitgide sıklaşıyor artık. Hatıralarımın açıklanamayan bir yanı var, beni dizginsizce çekiyor, öyle güçlü çekiyor ki birkaç saat çevremdeki her şeye karşı duygusuz kalıp her şeyi, gerçek her şeyi unutuyorum. Ve bugün yaşadığım her şey, acı olsun, kederli olsun, tatlı olsun, her şey bana geçmişimdeki benzer bir şeyi, genellikle de çocukluğumda, çocukluğumun altın çağlarında olan bir şeyi hatırlatıyor. Ama bu tür anlardan sonra fenalaşıyorum. Biraz güçsüzleşiyorum, hayalperestliğim yıpratıyor beni, sağlığım da zaten gitgide kötüleşiyor.