Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'da Tarihselcilik

Profil
İnsan, dünyaya gelirken gözü önde yaratılmış, yönü ileriye doğru tasarlanmış, daima ileriye doğru düşünen, hareket eden, tasarlayan bir varlık olduğu için onun geriye doğru tasarim ve plan yapma gücü yoktur. Geriye dönük olarak, sadece unutan bir hafızası vardır. İnsan, ileriye dönük olarak, günlük dilde yapacağım, edeceğim benzeri formlardaki ifade örnekleriyle hep ileriye doğru düşünmekte, geleceğe doğru koşmaktadır. İşte bu, insanın kaderidir. Fakat o ileriye doğru koşarken trajik olarak ölüme doğru gittiğini de bilmektedir. Bu nedenle insan, varoluşunu daima ölüm korkusuyla birlikte gerçekleştirmektedir. Öleceğini bildiği, ihtiyarlığın meşakkatlerinin de farkında olduğu halde, ileriye koşma isteğinden ve daha çok yaşamak tutkusundan vazgeçmez.
Günün şartlarının ayetleştirilmiş maddeleri kalkmadan huzur zor çıkar
Toplumsal düzen ve hukuk alanıyla ilgili Kur'an ahkâmı nüzul vasatındaki sosyolojik bağlamdan koparılıp mutlaklaştırıldığında, dinin siyasallaşıp ideolojik bir hüviyet kazanmasın ve dolayısıyla bugün sayısız örneğinde tanık olunduğu üzere ahlak, adalet gibi tarih-üstü değerlerden ziyade siyaset, şiddet, nefret gibi çok bileşenli angajmanlara dayalı travmatik ve şizofrenik Müslümanlıkların ön plana çıkması mukadderdir. Bu ciddi problem modern İslam dünyasındaki "ahlâkî azgelişmişlik" sorunuyla birleştiğinde tıpkuı bugün olduğu gibi, İslam'ın ve Müslümanların insanlığa huzur, sükûn ve barıştan ziyade çatışma, savaş, kan ve gözyaşından fazla bir şey vaat etmeyeceğini söylemek kehanet olmasa gerektir.
Sayfa 296Kitabı okudu
Reklam
Çok eşlilikten, tek eşliliği savunma mecburiyeti.
Kur'an çok kadınla evliliği açıkça reddetmekte ve ona ancak istisnaî durumlarda ki -o da kadının muvafakati alınmak şartıyla- cevaz verilmektedir. Bu tür yorumlar modern döneme aittir. Kur'an'ın nazil olduğu dönemden son bir-iki asra kadar geçen uzun zaman aralığında İslam uleması söz konusu ayetlerden böyle bir sonuç çıkartmamıştır. Modern dönemde, "Çok eşlilik İslam'da kural değil, istisnai durumlara mahsus bir ruhsattır. Aslolan tek eşliliktir" şeklindeki görüşün sıkça duyulmaya başlanması, bilhassa 19. yüzyıldan sorna Batı karşısında edilgen bir konuma düşmenin travmatik tezahürü olarak değerlendirilebilir, dolayısıyla bahis konusu görüş apolojik (savunmacı) olarak nitelendirilebilir.
İslam tutarlı olmak istiyosa tarihselci analiz kaçınılmazdır.
Hayat sürekli bir akış içinde olduğu ve geriye akış imkânının bulunmadığı malumdur. Bu sebeple ilim ve fikir erbabının içinde bulunduğumuz çağda İslam dininin nasıl yorumlamacağı ve hayata nasıl taşınacağı hususunda kafa yorup imhal-i fikirde bulunması kaçınılmazdır.
Geleneksel kültür yaşamın dine dönüşme evresi.
Hz. Peygamber'in Allah katından aldığı vahyin hayata taşınması ve uygulanmasını ifade eden Sünnet de sonuçta bir gelenektir. "Uydurulmuş din" kategorisinin karşılığı gelenek, "indirilmiş din"in karşılığı ise Kur'an metnidir. Bu itibarla, "uydurulmuş din" ve "indirilmiş din" şeklindeki kategorik ayrımın ifade ettiği şey, geçmişteki dinî geleneğin artık geçersiz olduğuna hükmedip bugünün dünyasında yeni bir dinî gelenek oluşturmanın lüzumunu belirtmekten ibaret olsa gerekir.
Hz. Muhammed yaşarken tarihsellcilik tartışmaları.
Ulemanın çoğunluğu Hz. Peygamber'in sağlığında sahabenin ictihadını aklen mümkün görmüş, fakat bu ictihadın fiilen gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda farklı görüşler ileri sürmüştür.
Reklam
Şeriat Kur'an vahyiyle başlamış değildir.
Vahy ve risalet (tebliğ) döneminde Arap toplumunun geçmişten gelen ve belli bir istikrar içinde devam eden bir hayat tecrübesine, örf, âdet ve sair sosyal kurallara sahip olduğu bilinmektedir. Kur'an'ın beyanları işte bu tarihsel ve toplumsal zeminde varit olmuş ve aynı zeminde yeni bir dünya görüşü olmuştur.
Sahabe, Hz. Peygamber'den sornaki hayata bu 23 yıllık tecrübe içerinde kazandığı Müslümanca anlayış ve kavrayışla intibak etmiş, yeni zamanlar içinde baş gösteren problemlere de yeni anlayış ve kavrayışla ürettiği re'y (şahsi görüş) ve ictihad formülleriyle çözüm getirmiştir.
Kur'an'ın 20 küsur yılı kapsayan nüzul (indirilme) sürecindeki ilk 13 yıllık Mekke döneminde nazil olan birçok ayetteki hükmün Medine döneminde nazil olan ayetlerle nesh edildiğini kabul etmek, hatta Medine döneminde teşri kılınan birçok hükmün yine aynı dönemde revize edildiğini benimsemekte sakınca görmemek, İslam ilim geleneğinde tarihsel durum ve şartlar uyarınca re'y ve içtihad temelli yorumun güncellenmesi fikrinin de genel kabul gördüğünü belgeler.