İki üç haftadır kapıda beslediğim hamile bi kedi vardı, gözümün içine bakıyordu usturuplu bir şekilde beni sev dercesine ama tabi ben dokunmaya cesaret edemiyordum. İki gün önce nasıl oldu anlamadım sevdim hayvanı ama tüyleri falan bir garipti bugün veterinere sordurdum meğer uyuzmuş neyseki ellerimi fazla iyice yıkıyorum yoksa hayatımın ilk kedi sevme deneyiminde uyuz olacaktım. Şimdi gel de aş bu dokunmama mikrop vs mevzusunu.
Nasıl anlatayım. Herkes güzel yollarda, ben adım bile atamamışım gibi. Herkes sevilmiş, benim başım hâlâ okşanmayı bekliyor gibi. Saatlerce beklenmesi gereken meydanda herkes oturacak bir tabure bulmuş bir ben ayakta kalmışım gibi.
Kimse çektiğim zorlukları çeksin istemezdim eskiden. Benim yanımda kimse yoktu. Yalnızlığı çok iyi bilirim. Bu yüzden sürekli yardım etmek isterdim insanlara. Lâkin gerek yokmuş. Ben çok iyi niyetli davranmışım sadece. Ve bu iyi niyetim hep suistimal edilmiş.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.