Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Prens Mişkin karakteri
Turgenyev’in asrımızda ortaya attığı nihilizme düşkün ama aslında demokrat olan bir prens söz konusuydu. Rusçayı pek az bilen bu genç, General Yepançin’in kızına tutulmuş ve onların evine bir nişanlı sıfatıyla girmeyi başarmış fakat gelecekteki ailesini, Fransız seminaristinin yaptığı şekilde aldatmıştı.
Bu kitaptaki Gabriel Ardolyonoviç İvolgin kısaca Ganya karakteri
Romanımızın bir kahramanı olan Gabriel Ardolyonoviç İvolgin, ikinci derecede olan aracı, diğerlerinden daha kötü talihlidir. Bu şundan ileri gelir: “Sıradan” fakat zeki olan bir insan, yenilik doğurabilen yetenekte olsa bile, kendi kendini yiyerek, büyük bir ümitsizliğe düşer. Hayattaki konumuna razı olmak isterse, ezilmiş gururunun duyguları ile
Reklam
Gogol'un Pirogof karakteri
Ne kendisinden ne de zekâsından kesinlikle şüphelenmeyen bir ahmağın temiz imanı, Gogol’un yarattığı teğmen Pirogof tipinde canlanmıştır. Pirogof, kendisinin bir dâhi, hatta dâhinin üstünde olduğuna şükrediyor. Bu konu hakkında konuşulamayacağına bile inanıyor; zaten onun gözünde böyle meseleler yoktur. En büyük yazar, okuyucusunun ruhunu doyurmak için, yazısını ona düzelttirmek zorunluluğunu duymuştur. Fakat düzeltmeyi yaptırdıktan sonra, kendisine zor gelebilmiştir. Cesaretini kaybetmiş, okuyucularını yüzüstü bırakmıştır. Gogol’un, Pirogof tipini bu kadar aşağı rütbeden almasına hep üzüldüm. Çünkü bu şahıs, kendini o kadar beğenmiş bir tiptir ki, sadece bir yüzbaşı rütbesi bile ona yakışamaz. Kendini beğenir demekle ne demek istiyorum? Şunu anlatmak gerekiyor ki, onu bir general yapsalar, yine de yüzbaşı rütbesini tercih edecektir. Buna benzeyen daha nice nice askerler, savaşta korkunç başarısızlıklara uğramadılar mı? Yazarlarımız, bilim adamlarımız, propagandacılarımız arasında Pirogof gibi insanlar yok mu idi? “Ona benzeyenler olmadı mı?”
Okuyucularına “sıradan” tipler sunan bir romancı, onları oldukça çekici gösterebilmek için ne yapmalıdır? Bu tipleri, hikâyeden atmaya imkân yoktur, çünkü bu sıradan insanların, devamlı bir şekilde hayatın hadiseleri ortasında gerekli yerleri vardır. Onları atarsak, eserin gerçekliğini bozmuş oluruz. Diğer taraftan, romanları, doğal olmayan, bilinmeyen şahıslarla doldurmak, gerçeğin dışına çıkmak, hatta zevksizliğe düşmek olur. Bizce, yazar, en sıradan insanlarda bile enteresan ve telkin verici çizgileri bulmaya çalışmalıdır. Fakat mesela bu insanların en bariz özellikleri adiliklerinde bulunuyorsa, daha doğrusu, her zamanki adi hayattan kurtulmak için harcadıkları zahmetlere rağmen tekrar onun içine düşüyorlarsa, o zaman onlar değer ifade eden bir tip kimliği kazanır. Bu insanlar, bulundukları gibi kalmak istemeyen ve her ne pahasına olursa olsun değişikliğe ve özgürlüğe ulaşmak isteyerek, orta derecenin birer temsilcisi olurlar.
Jori Dandin / Moliere - Podkolyosin / Gogol
Podkolyosin tip olarak belki biraz fazla büyütülmüştür. Fakat bu uydurulmuş sahne, bir tip değildir. Gogol’un yarattığı Podkolyosin’i tanıdıktan sonra, kim bilir kaç düşünür, derhal kendi dostları arasında, bir elemanın yarısı kadar bu tipe benzeyen şahıslar bulmuştur? Hatta Gogol’den önce, dostlarının Podkolyosin’e benzediklerini biliyorlardı; onlar için bilinmeyen şey, bu tipe verilecek isimdi. Gerçekte, evlenecekleri sırada pencereden kaçan nişanlılar pek azdır. Çünkü bu hareket, başka bir düşünüşle herkesin, huyuna uymaz. Bununla beraber, kafadan sakat olmayan birçok nişanlılar, evlenecekleri sırada Podkolyosin’in duyduğu hissi duyarlar. Kocalar, rastgele, uluorta: “Sen istedin Jori Dandin, diye bağıramazlar. Fakat Tanrım, kaç milyon defa bütün dünyanın kocaları, evlendiklerinin ertesi günü veya balaylarından sonra aynı sedayı bağırmak için kalplerinde tekrar etmişlerdir acaba? .. bütün bu Jori Dandin ve Podkolyosinler gerçekte vardır; gözümüzün önünde her gün silik yüzleri ile dolaşırlar. Bu konuya son vermek için şunu ekleyelim ki, Moliere’in yarattığı Jori Dandin tipine hayatta az da olsa pekâlâ rastlanır.