Öncelikle bu kitabı hocam vize notu olarak değerlendireceği için okuduğumu söylemeliyim galiba:) Bu gibi ödevlerde hâlâ okutulduğunu düşünürsek; zamanını aşan bir kitap ve bu açıdan başarılı buldum.
Yazarın kitaplara susam, kadınlara zambak benzetmesi yapıp eğitimin temelini oluşturan bu iki ögeyi çiçek isimleriyle adlandırması onun şair ve
Karşınızda şiir hakkında birkaç söz söylemek fırsatıni elde ettiğim için bahtiyarım. Ama üzülüyorum da. Güzel, belki de kıymetli saatlerinizi benim saçma sapan sözlerimi dinleyerek öldüreceksiniz. Çarşıda, pazarda görülecek işleriniz olabilirdi, deniz kenarında dolaşabilirdiniz, eğlenceli bir yere gidebilirdiniz. Sizin halinizi ben de sizin kadar bilirim. Bakmayın karşınıza bir konferansçı olarak çıktığıma; ilk defa konferansçıyım. Senelerdir ben de dinleyiciydim. Hiçbir konferansa zevkle gittiğimi hatırlamam. Üstüme bir ukalalık çöker ki hazzetmem. Konferansa gitmekle, ilmi, sanatı yahut felsefeyi himaye ediyormuşum gibi olurum. Biz münevverler de bu türlü vazifeleri ihmal edersek o zavallıları kim düşünür, diyormuşum sanırım. Sonra, konferansın bir esaret oluşu da hoşuma gitmiyor: Sigara içemezsin, konuşamazsın, çıkıp gitsen ayıp olur.
Bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan insalar olmalıyız başka türlüsü olamaz.
Yusuf KAPLAN
Oldukça manyak (kendi deyimiyle sıradışı) bir şahsiyet. Yüksek mevkilerdeki kişiler tarafından imrenilmiş bir insan. Bir dönem bilmem hangi milli eğitim bakanı söylemiş kendisine.
Ailesini memnun etmek için Tıp fakültesi kazanmış ama Radyo