Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
Barış

Barış

@Granma
·
26 Nisan 09:31
Stalin
Marksizm, doğanın ve toplumun gelişmesinin yasalarının birimidir, ezilen ve sömürülen sınıfların devriminin bilimidir, bütün ülkelerde sosyalizmin zaferinin bilimidir, komünist toplumun kuruluşunun bilimidir.
selim

selim

@vsvsvs
·
20 Nisan 23:22
Feurbach üzerine tezlerin tamamı
Karl Marx [Feuerbach Üzerine Tezler[1]] 1. ad Feuerbach 1 Bundan önceki tüm materyalizmin (Feuerbach'ın ki de dahil olmak üzere) başlıca kusuru; nesnenin, gerçekliğin, duyumsallığın duyusal insan etkinliği, pratik olarak, öznel olarak değil, yalnızca nesne ya da sezgi [Anschauung1] biçiminde kavranmasıdır. Bu yüzden, etkin yan,
Sayfa 15 - Kor Kitap
Reklam
Baran

Baran

@Baran48
·
07 Nisan 00:41
Burjuva yorumcular, Marx’in, taraftan olan kimilerinin kışkırtmasıyla, kendisinin "bir marksist olmadığıni belirten sözünü, bağlamı dışında kullanmaktan çok hoşlanırlar. Ama Marx ve marksizmin çakışması, kaçınılmaz bir zorunluluk değildir. Marx’ın büyük tarihi başarısı, bir tarih bilimi yaratması (tarihsel materyalizm) ve bunun sonuçlarını, proletaryanın sınıf mücadelesine rehberlik edecek şekilde kullanması (bilimsel komünizm) olmuştur.
Sayfa 169
1916 kışında cephede her şey sakindi. Siperlerde öyle zamanlar oluyordu ki, askerler düşman erleri görüyor ama ateş etmiyorlardı. Avusturyalılarda aynı şekilde hareket ediyorlardı. Zaman zaman Avusturyalılar bağırıyorlardı: 'Savaş bitsin!' Rus askerlerini kendi siperlerine davet ediyorlar, Ruslar da Avusturyalıları. Bizim kesimde kardeşleşme 1916 Ekiminde başladı ve tabii subaylar buna fena halde bozuldular ve üzerimize yürüdüler. Buna karşın Ocak ayında artık kardeşleşme yaygın bir hale geldi. Bu iş o kadar ileri gitti ki askerler aralarında öteberi değişmeye başladılar: Ekmek ve şeker veriyorlar, karşılığında, çakı ve jilet alıyorlardı.
Marx’ın sözü
Öyleyse felsefe de özsel olarak hükümet kasasına bağlı bulunuyor
Sayfa 85 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
devlet içindeki bütün savaşımlar demokrasi, aristokrasi ve monarşi arasındaki savasım, oy hakkı uğruna vb. savaşım, çeşitli sınıfların yürüttükleri gerçek savaşımların büründükleri aldatıcı biçimlerden başka bir şey değildir
Reklam
Narodnik teoriye dayanan bireysel terörizmin politika ve uygulaması, bir yandan her an iş gören faal "kahramanlar" yaratırken, öte yandan, her şeyi bu kahramanlardan bekleyen pasif bir "kalabalık" oluşturmuştur. Böyle bir teori ve ona dayalı uygulamalar, kitleleri harekete geçirme olanağını, bir kitle partisi yaratılmasını ve devrimci bir kitle hareketi oluşturulmasını olanaksız kılmıştır. Üstelik, polis kısa zamanda, Sosyalist Devrimci Parti'nin terörist mücadeleyi yürüten örgütünün başına, kendi adamları olan E. F. Azef adında bir mühendisi ajan provokatör olarak yerleştirmiştir. Böylece terörist faaliyetler polisin denetimi altına girmiştir. Azef, partide kısa bir sürede bir numaralı adam olmuş, Merkez Komite'nin üyelerini seçmeye başlamıştır. Azef'in 1908'de ajan provokatör olarak teşhir edilmesi üzerinde de Sosyalist Devrimci Parti'nin önde gelen kadroları perişan olmuştur.
Bu kitabı yazarken sadece Marx ve Engels'in kendi kitaplarından, mektuplarından, bu eserleri olumlu biçimde yorumlayan araştırmacılardan yararlanmadım. Marksizmi tümüyle inkar eden, Marksizmi orasından burasından çekiştiren burjuva ideologlarından, Marksizmde yanlışlar bulmak için yırtınan Marksizm eleştirmenlerinden, Marksizmin diyalektik tarihsel materyalizmini yok sayan idealist profesörlerden de olumsuz anlamıyla yararlandım: Onlarla polemik yapmadan Marksizmin bunlara verdiği yanıtları açıklamalarıma ekledim. Marksizmin değişik konulara bakışını sürece uygun aktarabilmek ve aradaki farkı, gelişimi gösterebilmek için aynı konuyu birçok yerde ele almak zorunluydu, bundan kaçınmadım. Olabildiğincce kısa-öz-net yazmaya çalıştım. Konsantre edilmiş bir çalışmadır bu. Okuyucunun aktardığım alıntıların çarpıcı yönünü hemen görebilmesi için, anlamı bozmadan gereksiz sözcüklerden ayıkladım; ama gerektiği yerde de tümünü aktardım. Marx ve Engels'in incelediğim yapıtlarının hangi tarihsel ortam içinde yazıldığını gösterebilmek için araya giriş bölümleri ekledim. Bu, tarihsel ortamı özetleyen "girişler" eserlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamayı amaçlıyor. Son olarak bu kitap hem marksizmi bildiğini düşünenler için yazıldı; hem de bu satırların yazarı gibi Marksizmi yeniden, yeni bir gözle, köklü biçimde öğrenmek isteyenler için. Yıllarımı verdiğim bu çalışmanın, yıllarını özgür bir dünya umuduna verenlere ve verecek olanlara katkı yapması dileğiyle...
Sayfa 20 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
Marksizmin Doğuşu, Marksizmin doğumunu, Marksizmin yönteminden yola çıkarak inceliyor; Marx ve Engels'in doğumsal süreçteki görüşlerini, olgunlaşmış Marksizmle karşılaştırarak, hataları saptayarak, hala gerçeği yansıtan fikirleri öne çıkararak bir teorik kazı yapıyor. Marksizmin Doğuşu, Marksizmin temelinin nasıl atıldığını ve bu temelin önemini gösteriyor. Bu temel kavranmadan Marksizm anlaşılamaz ve devrimci Marksizmin ne olduğu ortaya konamaz
Sayfa 19 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
Marx-Engels'in gençlik dönemi yapıtlarına karşı iki uç yaklaşım vardır: Birincisi, bu dönemdeki yapıtları tümüyle reddetmek. İkincisi, bu eserlerdeki görüşleri olduğu gibi kabul etmek. Oysa bu iki uç yanlış yaklaşıma karşı doğru tutum, Marksizmin doğuşunu kronolojik olarak incelemek, onu ayrıştırmak, doğruyu içinden çekip çıkarmaktır. Örneğin gençlik yapıtlarında kullanılan "yabancılaşma" kavramını çöp sepetine atanlar yanlış yapar. Ne yazık ki Lenin, Marx'ın o büyük eserlerinden olan 1844 Ekonomi ve Felsefe Elyazmaları'nı ve basılmamış olduğu için Alman İdeolojisi'ni okuyamadı. Şimdi biz bu eserleri araştırıp inceleme olanağına sahibiz.
Sayfa 19 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
Reklam
Rosa Luxembourg’un sözü
Friedrich Engels bir keresinde şöyle demişti: Kapitalist toplum, ya sosyalizme doğru ilerlemek ya da barbarlığa geri dönmek gibi bir ikilemle yüz yüzedir. Bugün, Engels’in yaklaşık bir kuşak önceki kehanetindeki gibi dehşet verici bir önermenin önünde duruyoruz: Ya emperyalizmin zaferi, bütün kültürlerin yıkımı ve Antik Roma’daki gibi nüfusun boşalması, harap olma, yozlaşma, büyük bir mezarlık; ya da sosyalizmin zaferi
Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
Devlet Kapitalizmi başlıklı makaleden bir kısım
Marx, üretim araçlarından olduğu gibi geçim araçlarından da mahrum edilmiş ücretli emeğin mevcudiyetini, kapitalist meta üretiminin asli zembereği ve genelleşmesinin koşulu olarak görüyordu (Kapital I). Devletçi yönetim, emekçi ile üretim araçları arasındaki kopukluğu sürdürerek, zorunlu olarak piyasa kategorilerini, emek gücünün meta karakterini devam ettiriyordu. Stalin bu sonucu kabul etse de ("Sosyalizmin Ekonomik Sorunları", Metinler, II, 212), ücretliliğin varlığını inkar ederek bu sonuca neden olan öncülden kurtulmaya çalışıyordu: "Emek gücünün meta olduğu ve işçilerin 'ücretliliği' gibi söylemler bizim sistemimizde oldukça saçma görünüyor; sanki, üretim araçlarının sahibi olan işçi sınıfı kendi kendini ücretlendiriyor ve kendi emek gücünü kendine satıyor" (age). Ücretliliğin varlığını inkar etmek için ilke olarak emekçilerin sahiplenmesini öne çıkarmaya dayanan bu sav, ücretliliğin varlığını yadsırken ücretin varlığını doğrulayan tezle saçmalık yarışındaydı. Ekonomik kategorilerin Stalinci ideoloji tarafından dönüştürülmesinin ilkesi şuydu: Bir toplumsal ilişkinin içeriğini değiştirmek için ona sosyalist nitelemesini eklemek yeterliydi.
Yordam KitapKitabı okudu
Devlet Kapitalizmi başlıklı bir makaleden bir kısım
Devlet Kapitalizminin, devletin bütün toplumsal etkinliklere müdahalesini göstermeyi amaçlayan totaliterlik olarak tasvir edilmesi, bu toplumların kendileri için geliştirdikleri yekparelik bütünlük görüntüsüyle çelişiyor. Ekonomik sahiplenmeye içkin çelişkiler egemen sınıfların iç bölünmelerini açıklıyor. Tüm toplumsal etkinliklerin devlet eliyle bütünleştirilmesi, emekçilerin sessiz direnişiyle engelleniyor. Ayaklanmalar ve devrimci kalkışmalar bu toplumlarda sınıf mücadelelerinin ortadan kalkmadığını gösteriyor ve Marx'ın işçi sınıfının devrimci rolü ile ilgili tezini doğruluyor.
Sayfa 212 - Yordam KitapKitabı okudu
Devlet kapitalizmi başlıklı makale
1)Devlet Kapitalizmi kapitalist üretimin tarihsel eğilimi mi? Marx kapitalizmin yasalarını değiştirmeden özel sermaye gibi işleyen bir devlet sermayesinin varlığından söz etse de (Kapital II, 90), görünüşe bakılırsa, Kapital devlet kapitalizmine doğrudan göndermede bulunmuyor gibiydi. Bununla birlikte Marx'ın ve Engels'in devlet
Yordam KitapKitabı okudu
Marx'ın yazdıkları
"En uygun biçimde hem liberal, hem gerici olunabilir." "Taraf olmadan evrim olmaz, ayrılık olmadan ilerleme olmaz."
Sayfa 64 - Kalkedon YayıncılıkKitabı okuyor
152 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.