Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Beyaz peynir, biraz rakımız olsa, hiç arabesk, hiç trafik gürültüsü olmasa... Bilmem kendimizi daha başka duyar mıyız... Yoksa böylesi bir özleme alıştık mı? Böylesi bir bölünmenin acısını severek mi çekiyoruz.
Sayfa 68
Bugünlerde bir süre Rimbaud okudum..." Bu dünyadan çık git de, nereye gidersen git !" diyor. Biliyorsun. Müthiş bir adam.
Sayfa 85
Reklam
Bahçemde yetiştirdiğim gülleri her akşam öpüp kokladığım gibi. Senin mektubunu da öpüp kokladım. Yaş mı, baş mı, içinde bulunduğumuz koşullar, dağılmışlığımız mı, bilmiyorum, duyarlılığı artırıyor. Bir göz yaşları eksik. Belki o da var, için için akıyor.
Sayfa 65
Mektubun bana çok güç verdi,dünyayı gene kendi elimde sıkılacak bir limon gibi görmeye başladım.
Sayfa 48
Öyle bir ask yaşamışındır ki, bir daha artık böylesini yaşayamam dersin. Aşk şözcüğüne anlamını veren, bedeninin tüm hücrelerinde, sinirlerinin her atomunda duyduğun bir duygudur. Sonra bir gün, bir rastlantı, yeniden aynı heyecan, aynı coşku, aynı yoğunlukta yaşanan anlar... İnanamazsın. Bir düşteyim sanırsın. Kitaplar da benim için böyledir.
Sayfa 41
Yaşadığımız sürece bir şeyler yapmak zorundayız.
Sayfa 54
Reklam
Özlemleri de, soru yönelttiğin gibi, gidermeye olanak yok. Sovyetlerin kullandığı anlamda, "nostalgia" öldürücü bir hastalık. Ancak şöyle özlediğin biri ile bir caddede yürümenin, bir kahvede oturmanın da, özlemden öte bir hazzı var...
Sayfa 85
Son (⁠◠⁠‿⁠◕⁠)
Eskiden acı ile algıladığım durumları şimdi gelişigüzellikle algılamaya çalışıyorum.
Sayfa 101
Birçok insanın heyecanı, doğru bir dünya görüşü yok. Ama bana ne.
Sayfa 48
Bizim buraya da küçük Paris derler:D
Burası çok güzel. Her şeye zam da yapılıyor yakında burası Paris kadar pahalı olacak.
Sayfa 27
Reklam
Duygusallaşma, ihtiyarlığın başlangıcı değil mi?
Bir çocuğun ne denli duygusal olduğunu anımsıyor musun? Mutlak anımsıyorsun. İhtiyarlık diye bir olguya inanmıyorum, çünkü gençliğe de inanmıyorum. Çocukken de, genç iken de ihtiyarı içinde taşıyorsun, yaşlanırken de çocuğu. Ancak yaşlandıkça duygusallaşma biçim değiştiriyor. Gençlik duygusallığı öfke, beklenti, başkaldırma, cesaret gibi duygularla iç içe, ama yaşlandıkça duygusallığa acımsı tadlar karışıyor, buruk. Sanıyorum, algıladığım kadarıyla sözünü ettiğin duygusallık bu buruk, acılı duygusallık.
Sayfa 85
Hemen hemen çoğu insanın hayali...
Ölmeden (çünkü ne zaman öleceğimi bilmiyorum) görmek isteyip de göremediğim yerleri; yaşamak isteyip de yaşamadığım yerleri, görmek ve yaşamak istiyorum.
Sayfa 88
Heraklit haklı: aynı ırmağın sularında iki kez yıkanılmaz.
Sayfa 82
Severek mektup yazılan bir insanın bile olması ne büyük bir olay, söylenen her sözcüğün anlaşılmaktan öte, yaşadığını, dahası sözcüklere bile gerek olmadan yaşandığını bilmek, güç gibi yalınç bir olgu değil, varolmak gibi bir şey.
Sayfa 95
En iyisi zamana bırakmak. Zamana, o geçmek bilmeyen ya da inadına göz açıp kapayıncaya değin ayların, yılların geçtiği zamana... Öyle yap(ın).
Sayfa 78
482 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.