Bizler dünyayla, doğayla, ailemizle ve doğanın bir parçası olan bedenimizle bağlara sahibiz. Bunların hepsinin ortak adı topraktır. Evet bedenimiz de ruhumuzun toprağıdır, zeminidir, evidir...
Buradayım ve şu andayım, evrenin cömertliğine hazırım. Tüm yüklerimden özgürleşmeyi, bolluğu, sevgiyi, güveni, tüm varlığıımı ve köklerimi kabul ediyorum... Kabul, kabul, kabul...
Muladhara perine tabanında yer alır. Kök çakramızdır. Genel olarak kişisel köklenme, hayata ait hissetme, aile bağları, güvenlik, para ve maddi mülk edinme, bunları koruma ile ilgilenir, neslin çoğalmasıyla da ilgilidir.
Svadhisthana çakra kuyruksokumunda ve genital bölgede yer alır. Sakral çakra diye karşımıza çıkar. Neşe, mizah, cinsellikten
Işığa bağlanmak kadar önemli olan karanlıktan kaçmamak da aynı derecede önemlidir.Biz geliştikçe karanlık kaybolmaz; içimizdeki karanlığı fark etme konusunda daha becerikli hale geliyoruz ve bu karanlığı daha çok kabulleniyoruz, bu da onu bütünleştirmemize ve ona zarar verme gücü vermemize olanak tanıyor. Karanlığa direnmek onun gücünü artırır. Mesela kötü bir düşüncem var. Kötü düşüncelere sahip olmaktan hoşlanmıyorum çünkü bunlar kendime inandığım kişiye ters düşüyor. Eğer düşünceden kaçınırsam ya da o yokmuş gibi davranmaya çalışırsam (ki egom bunu yapmayı çok ister) ona enerji veririm.
Daha sonra bilinçdışıma giriyor ve başkalarına yönelik projeksiyonları ve/veya kendim hakkındaki yargıları körüklüyor; motivasyonumu ve güvenimi zayıflatabilir veya depresyona neden olabilir. Bu düşünceyi fark edip kabul edersem, bunun insan deneyimimin bir parçası olduğunu fark edersem ve kendimi yine de sevebilirsem, o zaman düşüncenin olumsuz gücü azalır; esasen nötralize olur. Bu tür düşünceler ortadan kalkmayacak. Ve eğer onları yargılarsanız ya da suçlarını başkalarına yüklerseniz, onlara zararlı olma gücünü vermiş olursunuz. Bunun yerine, bu düşüncelerin insan deneyiminin bir parçası olduğunu ve gelmeye devam
edeceğini anlarsanız, onları bulutlar gibi izleyebilir, onlara sevgi gönderebilir ve zarar vermemelerini isteyebilirsiniz. Bu onların hem bireysel hem de kolektif düzeyde bütünleşmelerini sağlar.
Tüm duygular duygusal enerjiden oluşur. Duygusal enerji dalgalar halinde hareket eder ve kendi doğal ritimlerine sahiptir. Bu enerjiye uyum sağlayabilmek ve onun içimizden akmasına izin verebilmek ideal duygusal durumumuzdur. Bunun yerine, içimizde belirli duygular ortaya çıktığında veya oluştuğunda, bize bunları bastırmamız veya harekete geçmemiz öğretilir.Dalganın ortasında okyanusa baraj kurduğunuzu hayal edin. Enerji birikimi müthiş olacak ve yaratabileceğimiz her türlü barajı yıkmaya başlayacak.Eğer kendi duygularımıza engel olursak, onlar da zorlu hale gelir. Öfkesinden korkan ya da başka nedenlerle öfkesini hissetmemeye şartlananlar için bu enerji nereye gidiyor? Açıkçası vücutta kalır ve hasara neden olur. En yaygın olanı, kişinin bilinçsizce biriken enerjiyi kendine karşı çevirdiği depresyondur. Hastalık bir başka açık yan üründür. Patlamak ya da başka yollarla öfkeyi dışa vurmak başka bir şeydir. Bir şeyin patlaması gerekmeden bu enerjiyi ancak belli bir süre önce engelleyebiliriz. Her iki senaryoda da bu bize ve onlara neden olur.