Başarısızlıklarına odaklanan bireylere davranışlarını değiştirmek zor gelir. Eksiklikleri üstünde fazla duran danışanlar; başarılarını küçümsemeye, başarılara ulaştıkları zaman kendilerini ödülden mahrum bırakmaya ve kaygı içinde yaşamaya meyillidir. Bu da performansı baltalar.
"Kişinin algısına bağlı olarak stres düzeyi artar ve sonrasında sahip olduğu başa çıkma stratejilerinin yetersiz kalmasıyla kriz yaşanır."
Adriean Mancilas, sempatinin "güçlü olmak zorundasın." ve "Bu senin için gerçekten zor olmalı." gibi klişeleşmiş formlarını danışanlara yaşadıklarıyla başa çıkmada yardımcı olmak bir yana, onların deneyimlerini "geçersiz kılma"ya neden olduğunu ileri sürer.
Sempati, uzlaşma anlamına gelirken empati de danışanın şahsını anlama ve kabul etme anlamına gelir. En kötü olasılıkla sempati, danışanla danışıklı dövüşe girmenin bir yoludur.
"Yanında bulunma", karşıdaki kişinin özel algısal dünyasına girmek ve orada tam anlamıyla rahat olabilmek demektir ve an be an bu kişinin içinde akan, değiştiği hissedilen anlamlara; korku, öfke, şefkat, karmaşa ya da yaşadığı duygu her ne ise ona duyarlı olmayı içerir. "Yanında bulunma", geçici olarak başkasının hayatını yaşamak, yargıda bulunmadan, duyarlılıkla bu hayatın içinde gezinmek anlamına gelir.
Carl Rogers
Empati, bireyin başkalarının duygularını ve bakış açılarını duyumsamasını ve endişelerine candan ilgi göstermesini sağlayan "sosyal radarıdır".
"Ancak unutulmak ya da gömülmek istenen materyal organizma tarafından reddedilme ile karşı karşıya kalır ve adeta inkar etme arzusu ne kadar kuvvetli ise inkarın işe yaramadığı düşüncesi de o kadar kuvvetli ortaya çıkar."
"Çocukluktan itibaren deneyimlenen yaşantıların her bir birey üzerindeki etkisinin farklı olduğu gerçeğinin yanı sıra acaba her yaşantı ruh sağlığına aynı şekilde mi kodlanır?"