Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serhend dergisi ♡

Profil
Beyaz gülüm🤍 Sizin izinizden, mahşere dek biiznillâh 🤲🫀 Âmîn..
Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni
Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni
Kavuştuk sonsuz şükürler olsun Rabbim 🤍🤲
Reklam
Gavs-ı Sânî kuddise sırruhu hazretleri niyet konusu üzerinde çok durur; hemen her sohbetinde niyetin önemini vurgulardı. Devamlı şu hatırlatmayı yapardı: " Niyetlerinizi Allâh Teâlâ için güzel yapın, her işiniz güzel olur. Kulun güzel niyetini Allâh azze ve celle bilsin yeter."
Niyet amelin sahih olmasının şartıdır; amel niyetin sahih olmasının şartı değildir. Dolayısıyla sahih niyet ile yapılan amelin karşılığı en az on sevaptır. Niyetsiz amel ise makbul değildir. Amel olmadan sırf niyetin bile Allâh Teâlâ katında mükâfatı vardır ancak niyetsiz amelin herhangi bir karşılığı yoktur.
Adetullah
Allah Teâlâ bu alemde yaratma fiilini sebepler vasıtası ile yapmayı âdet edinmiştir. Buna âdetullah denmektedir. Kulun edebine düşen Allah Teâlâ'nın bu adetine uymaktır. Bu, kula gereklidir. Allah Teâlâ'nın mecbur olduğu bir şey yoktur. O dilediğini sebep ile dilediğini sebepsiz yaratır. Hatta sebepleri yaratmadan sonucu yaratan O'dur.
İnsanlara hakikati olmayan şeyleri vadedip onları yüzüstü bıraktığı için şeytanın isimlerden biri de "hazûl”dür. Hazûl; hayırsız, vefasız, sadakatsiz, yüzüstü bırakan demektir. Onun için Allah Teâlâ, Kur'an'da pek çok ayette şeytandan kendi zatına sığınılmasını emreder. Öyle ki Kur'an okumaya başlayacağı zaman bile şeytanın mümin üzerinde bir etkisi söz konusu olabilir. Allah Teâlâ'nın ayetlerini murad-i ilahiye aykırı bir şekilde anlaması için şeytan insanın aklını ve gönlünü, duygu ve düşünce dünyasını bulandırabilir. Tam da bu sebeple Yüce Allah müminlere Kur'an okumaya başlamadan evvel şeytanın şerrinden kendi zatına sığınmalarını emretmiştir. Buradan hareketle diyebiliriz ki kıraate başlamadan önce istiaze etmek, Kur'an'ın doğru anlaşılması konusunda Allah Teâlâ'ya sığınmak ve O'ndan yardım dilemek demektir. Yani Kur'an'ı doğru anlamak, onu indirenle okuyan arasında kurulan bu sığınma ilişkisi sonucunda Yüce Allah'ın kuluna lütfettiği ilahi bir mazhariyettir. Hülasa istiaze, Allah Teâlâ'nın kelamının hikmetlerine nüfuz edebilmek için gönlü tamamen Allah Teâlâ'ya açmak, şeytana tamamen kapatmak ve bu konuda dua ve yakarış ile O'na sığınmak demektir. Şeytanın şerrinden O'na sığınmak, kulluğumuzun bir gereğidir. Sığınması olmayanın savunması yoktur
Sayfa 19 - Serhend
Reklam
Fatiha
"İstersem Fatiha suresi için yetmiş deve yükü kadar tefsir yazabilirim." Hz. Ali kerremallahu vechehu
İmanı özümsemiş, Rabbinin kudreti karşısında acizliğini hissetmiş, kulluğun bilincine varmış bir insan kendisini köleleştiren dünyevi unsurların bir değeri olmadığının farkına varır. Dünyanın aldatamadığı kimseler de ancak bu kimselerdir.
Sayfa 25
Kalpte katılık, bedende zayıflık, rızıkta daralma
Mâlik b. Dînâr (rah.) hazretlerinin şu sözüdür: "Kalbinde bir katılık, bedeninde bir zayıflık, rızkında bir daralma görüyorsan bilesin ki seni ilgilendirmeyen şeyleri konuşmuşsundur."
Zamanımızda insanların en çok geçim sıkıntısı, bereketsizlik, kalp kasaveti ve hiçbir şey yapmama isteği gibi bedensel bir bıkkınlık ve bitkinlik hali içinde olduğunu biliyoruz. Bunlar ve daha başka pek çok maddi ve manevi dert ile mücadele ediyoruz. Ariflere göre bu hallerin ilacı bizi ilgilendirmeyen şeyleri terk etmemiz ve yalnızca bize dünyada ve ahirette fayda verecek işler ile meşgul olmamızdır.
Reklam
Peygamber kıssalarını okuyup öğrenmenin birçok faydası vardır. Öncelikle insan, niçin yaratıldığını ve ilk insandan itibaren kulluk yolunu seçenlerle inkâra sapanların hayatını tahkik eder. Yine peygamberlerin yüksek varlıklarını ve güzel ahlaklarını öğrenir. Peygamberlerin hak yoldaki gayretlerini, insanlığa ve medeniyete kazandırdıklarını idrak eder. Böylece zihin açılır, zekâ artar, gaflet gider. Kalpte din duygusu kuvvetlenir.
Hz. Adem ile Hz. Havva'nın ilk çocukları ikiz olarak doğdu. İlk batında Kabil ve kız kardeşi, ikinci batında Habil ile kız kardeşi doğdular. Cenab-ı Mevla, Hz. Adem'e (a.s) birinci batında doğan ile ikinci batında doğanı evlendirmesini emretti. Kabil, itiraz ederek kendi ikiziyle evlenmek istedi. Hz. Adem aleyhisselam "Gidin, Allah'a kurban takdim edin. Hanginiz onunla evlenmeye layık ise onun kurbanı kabul edilir" dedi. Habil, çobanlık yapıyordu. Sürüsünün en güzelini kurban için seçti. Kabil çiftçiydi. Ekinleri içinden en kötüsünü seçti. Kurbanlarını takdim ettiler. Sadece Habil'inki kabul edildi. Kabil, kurbanının reddedilişine kızdı. Kalbindeki haset ve azgınlık kabardı. Habil'i öldürdü. Hz. Adem (a.s) çok üzüldü ve Kabil'i kovdu. O da ikiz kardeşini de alıp Yemen tarafına gitti. *** Yeryüzünde Cenab-ı Mevla'nın emirlerine ilk isyan eden Hz. Adem'in (a.s) oğlu Kabil olmuştur. Kurban takdimi konusunda da cimrilik göstermiş ve ihlaslı davranmamıştır. Nihayetinde de kardeşi Habil'i öldürmüş ve ikizini kaçırmıştır. Kabil ile ilk küfür, ilk cinayet ve yeryüzünde ilk zina zuhur etmiştir. Bir günah, başka günahlara sebep olmuştur.
Sayfa 35
Sadık olmak başkadır
Hz. Ebû Bekir (r.a) denilince akla ilk gelen vasıf sadakattir. Sadakat gerçek manada sevgiye dayanan bir haslettir. Sevmeden sadık olunmaz. Sevmek; kendinden feragat etmek, sevdiğinin derdiyle dertlenmek, bazen sevdiği için gözyaşı dökmek, bazen de onu incitmemek için acısını içine gömmek ve dik durmaktır. Sadece mutlu zamanlarda değil, hüzünlü ve zor zamanlarda da gözünü kırpmadan sevdiğinin yanında olmaktır. Herkesin sırtını dönüp uzaklaştığı bir zamanda bile ondan ayrı kalmamaktır. Varını yoğunu sevdiği için feda etmektir. Kısacası sevmek, sevdiği için dünyayı karşısına alabilmek ve onu sair her şeyden ayrı tutmaktır. İşte bütün bu özellikler Hz. Ebû Bekir (r.a) efendimizde toplanan ve onu âşıkların ve sadıkların piri yapan başlıca özelliklerden yalnızca birkaçıdır.
Sayfa 40
Hayati İnanç
Aşk, insanı kirinden pasından arındıran, yakarak temizleyip güzelleştiren, onu insan yapan, güzel insan yapan bir şey olsa gerek. Kendinden fazla sevmek... Mertebe üçtür sevmede; muhabbet, aşk, dert. Muhabbet odur ki görmekle memnundur sevdiğini, görmezse kaydında değildir. Görünce "A çok özlemişim" der. Aşk sahibi görmekle memnun, görmezse mahzun. Aşkın da ileri derecesi derttir ki görse de mahzun görmese de mahzun. "İnsan hakkıyla sevdiği zaman fâni olur" diyor Muhammed Masum Fârûkî hazretleri, İmâm-i Rabbânî hazretlerinin evladı. Yani seven kaybolur (gülüyor), yalnızca sevilen kalır. Aşkta hedef o. Şekerin çayda erimesine benzetmişler. Erir kaybolur şeker, var mı? E var, yok mu? Yok. Öyle sevmek lazım derler.
Sayfa 49
Sevginin derecesi sevgili için vazgeçilen şeyler ölçüsündedir.
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.