Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
İmgeleme Yetisini Kışkırtma
Ama sinizm pornografi değildir. Bu açık saçıklıklar, sorunların gerçeğini daha derinden araştırmak için imgeleme yetisini kışkırtma yoludur.
Sayfa 164 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Umudun Trajedisi
Tek başına, tek başına aynı uykuyu uyumak! Yalnız insanın uykusu bir kuruntudur, görüntüdür; iki insanın uykusu ise hakikattir, gerçektir. Gerçek dünya, hepimizin düşlediği uyku, ortak uyku değildir de nedir?
Sayfa 71 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Unamuno
İspanyollar Akdeniz halkı oldukları için su, suyun ruh halini etkilemesi onlar için önemlidir. Cervantes Don Quixote romanında yeldeğirmenlerini sembol olarak kullanırken İspanya'nın o dönemde karşılaştığı siyasi sorunlara da gönderme yapmıştı. Benzer bir durum Unamuno için de geçerli olabilir mi?
Bu iki sayfa romanın isminin neden sis olduğunu açıklamada kilit noktasıydı. Unamuno su metaforundan dokuma metaforuna geçerek suyun gelgitlerini zaman içinde hayatımızın devinimine benzetirken el dokumasını yapan makinenin gelgitlerini varlığımızın oluşum sürecine ve dokumayı varlığımızın dış kabuğuna benzetiyor. Sorduğu soru ise binyılların sorusu: Varlığımızın dokumasının üzerinde sarıldığı kasnak nerede?
Çiçek Mutlu

Çiçek Mutlu

@Kiwifish
·
25 Aralık 2023 21:55
Varlığımızın Dokuması
Günler gelip geçiyor ve aşk kalıyor. Orada nesnelerin içerilerinde, çok derinlerde, bu dünyanın akıntısı, öteki dünyanın ters akıntısı ile karşılaşıp çarpışıyor ve bu karşılama ile çarpışmadan acıların en büyüğü ve en tatlısı oluşuyor: yaşamak acısı... Bak Orfeo iplere bak, argaça bak, atkının mekikle nasıl gidip geldiğine bak, gücülerin nasıl oynadıklarına bak, ama söyle bana, varlığımızın dokumasının üzerinde sarıldığı kasnak nerede, söyle nerede?
Sayfa 39 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Varlığımızın Dokuması
Günler gelip geçiyor ve aşk kalıyor. Orada nesnelerin içerilerinde, çok derinlerde, bu dünyanın akıntısı, öteki dünyanın ters akıntısı ile karşılaşıp çarpışıyor ve bu karşılama ile çarpışmadan acıların en büyüğü ve en tatlısı oluşuyor: yaşamak acısı... Bak Orfeo iplere bak, argaça bak, atkının mekikle nasıl gidip geldiğine bak, gücülerin nasıl oynadıklarına bak, ama söyle bana, varlığımızın dokumasının üzerinde sarıldığı kasnak nerede, söyle nerede?
Sayfa 39 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Oedipus
Yine su metaforu, yağmur, gözyaşı ve sisi kullanarak. Su metaforunu ustalıkla kullanmasını çok sevdim. Belirsiz ve ürkütücü olan durumlar için sis olurken, daha bilindik ve başa çıkılabilecek durumlarda gözle daha görünür, elle tutulur yağmur gibi geleneksel olarak da pozitif anlamlı bir metafora dönüşüyor. Sevgilinin sevgisi babası ölünce tüm hayatı olan annenin sevgisine eşdeğer kabul edilince Oedipus'u çağrıştırıyor. Bu da bana, anne rahminin güvenli plasentasındaki su metaforunu, yazarın anlatımıyla geçmiş, bugün ve geleceğin akıntısındaki sürekli bir devinimdeki yolculuğumuzu anımsatıyor. Sevgili okur, gözyaşı nedir? Bu su metaforu gözün geçmişe, bugüne, yarına tanıklığını yapan, her şeyi kaydeden özelliğidir. Gözyaşı tüm zamanlarda varolan sevgiye bir metafordur. Gözyaşı nedendir? Acıdandır, sevgidendir. İnsanoğlu duygu olmadan hiçtir.
Çiçek Mutlu

Çiçek Mutlu

@Kiwifish
·
25 Aralık 2023 20:58
Ve şimdi yalnızlığımın gökyüzünde Eugenia'nın iki gözü bana parıldıyor. Annemin gözyaşlarının ışıltısı ile bana parıldıyorlar. Ve var olduğuma inandırıyorlar beni, tatlı düş! Amo, ergo sum! Bu aşk, Orfeo, içinde var olma sisinin eridiği ve somutlaştığı yardımsever bir yağmur gibidir. Aşk sayesinde ruhumun bir cismi olduğu bilincini duyumsuyorum ve ona dokunuyorum. Aşk sayesinde Orfeo, ruh da derinliklerine kadar bana acı vermeye başlıyor. Ruhun kendisi, aşktan ve ete kemiğe bürünmüş acıdan başka nedir?
Sayfa 39 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ve şimdi yalnızlığımın gökyüzünde Eugenia'nın iki gözü bana parıldıyor. Annemin gözyaşlarının ışıltısı ile bana parıldıyorlar. Ve var olduğuma inandırıyorlar beni, tatlı düş! Amo, ergo sum! Bu aşk, Orfeo, içinde var olma sisinin eridiği ve somutlaştığı yardımsever bir yağmur gibidir. Aşk sayesinde ruhumun bir cismi olduğu bilincini duyumsuyorum ve ona dokunuyorum. Aşk sayesinde Orfeo, ruh da derinliklerine kadar bana acı vermeye başlıyor. Ruhun kendisi, aşktan ve ete kemiğe bürünmüş acıdan başka nedir?
Sayfa 39 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
İnsanın kendiyle hesaplaşması bitmez. Bu nedenle elimizdekiyle iyi bir şeyler oluşturma yerine ölümü yok olmakla eş değer tutup bunu kabullenemediğimiz için teknokratların bize ab-ı hayat sunduğunu düşünüp transhümanizmi bir çare olarak görüyoruz. Sentetik hücreler ve dijital olarak sonsuza kadar yaşama vaadi, bu değerli yazarlar halen hayatta olsalar kabul edebilecekleri bir durum olur muydu?
Çiçek Mutlu

Çiçek Mutlu

@Kiwifish
·
25 Aralık 2023 17:37
Dostoyevski, Unamuno, Proust
Ne biçim yaşam bu Orfeo, ne biçim yaşam, özellikle annem öldüğünden beri! Her yeni saatte, önceki saatlerin beni ittiği düşüncesine kapılıyorum, geleceği hiç bilemedim. Ve onu sezinlemeye başladığım şu an, geçmişe dönüşecekmiş gibi geliyor bana. Eugenia hemen hemen bir anı benim için. Geçip giden bu günler...bu gün, geçen bu sonsuz gün, iç sıkıntısının sisinde kayıp gidiyor. Bugün dün gibi, yarın bugün gibi. Bak Orfeo, babamın şu küllükte bıraktığı küle bak...
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Samuel Beckett'in Mutlu Günler'de kum çukuru, Kobo Abe'nin Kumların Kadını'nda kum, Haruki Murakami'nin Sahilde Kafka'da orman metaforunu kullanması gibi Unamuno da Sis'te suyun buhar, akışkan su özelliklerini kullanarak zamanı anlatıyor
Çiçek Mutlu

Çiçek Mutlu

@Kiwifish
·
25 Aralık 2023 18:07
Zaman Metaforu Olarak Suyun Halleri
Yaşamımızın bu akıntısı altında, onun içinde, ters yönde akan başka bir akıntı var; burada dünden yarına gidiyoruz, orada yarından düne gidiliyor. Bir anda hem örülüyor, hem çözülüyor. Ve arada bir öteki dünyadan, bizim dünyamızın içinden esintiler, buharlar ve hatta gizemli gürültüler bize kadar geliyor. Tarihin derinlikleri bir karşı-tarihtir, izlediği tarihin ters yönünde bir süreç. Yeraltı ırmağı denizden kaynağa gider.
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Zaman Metaforu Olarak Suyun Halleri
Yaşamımızın bu akıntısı altında, onun içinde, ters yönde akan başka bir akıntı var; burada dünden yarına gidiyoruz, orada yarından düne gidiliyor. Bir anda hem örülüyor, hem çözülüyor. Ve arada bir öteki dünyadan, bizim dünyamızın içinden esintiler, buharlar ve hatta gizemli gürültüler bize kadar geliyor. Tarihin derinlikleri bir karşı-tarihtir, izlediği tarihin ters yönünde bir süreç. Yeraltı ırmağı denizden kaynağa gider.
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Varoluşçuluk. Hayat ve insanın sonsuz varolma isteği
Bu, sonsuzluğun, Orfeo, korkunç sonsuzluğun ortaya çıkması. İnsan tek başına kalınca ve gözlerini geleceğe kapayınca, sonsuzluğun o korkunç uçurumu ortaya çıkıyor. Sonsuzluk gelecek değil. Biz ölünce, ölüm bize çevremizde yarım daire çizdiriyor, o zaman geriye, geçmişe geçip bitmiş olana doğru yürümeye başlıyoruz. Ve böylece yazgımızın yumağını çöze çöze, bize hazırladığı bir sonsuzluk asla var olmadığı için, hiç ulaşamadan hiçliğe doğru yürüyerek gidiyor, gidiyoruz.
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Unamuno'nun Sisinde Gezmek
Unamuno'nun Sis kitabını bir süre önce okudum. Kitabın başlığının platonik aşka ithaf edildiğini birkaç yerde okumuştum. Bana Unamuno zamandan bahsediyor gibi geldi. Hem de öyle ustalıklı ki, hayran kaldım. Dostoyevski ve Proust arasında bir köprüde yürüyüş gibi onu okumak.
Sis
Sis
#228131220
Dostoyevski, Unamuno, Proust
Ne biçim yaşam bu Orfeo, ne biçim yaşam, özellikle annem öldüğünden beri! Her yeni saatte, önceki saatlerin beni ittiği düşüncesine kapılıyorum, geleceği hiç bilemedim. Ve onu sezinlemeye başladığım şu an, geçmişe dönüşecekmiş gibi geliyor bana. Eugenia hemen hemen bir anı benim için. Geçip giden bu günler...bu gün, geçen bu sonsuz gün, iç sıkıntısının sisinde kayıp gidiyor. Bugün dün gibi, yarın bugün gibi. Bak Orfeo, babamın şu küllükte bıraktığı küle bak...
Sayfa 38 - İş Bankası YayınlarıKitabı okudu