Belki biraz konudan sapmış olacağım, ancak bu gibi hikayeler -konuya biraz derinleşirsek- biraz da tevekkülsüzlüğümüzle ilgili sanki.
Birçok insan, kimsenin kendisini anlamadığından yakınır durur. Hatta bu sosyal medya paylaşımlarımıza dahi yansır. Her yerde melankolik sözler, isyan içeren satırlar, birilerine laf göndermeler...
Bunları neden yapıyoruz?
Çünkü bu olan bitenlerin ardında yatabilecek hikmete odaklan(a)mıyoruz. Sonuç itibariyle, ettiğimiz isyanlarla, konuştuğumuz büyük sözlerle, dört bir yana duyurduğumuz şikayetlerle 'çaresiz' ortada kalakalıyoruz.
Evet, çaresiz.
Çünkü çare, tevekkülde...