Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk İslam Tasavvuf'u

Profil
Gönlün gök bahçesine Yıldız ekenlerin meyvesi nice olur ?!
Gönlüm göğünün yıldızıdır hiç adedi yok, Her burçta benim bin güneş bin kamerim var. ***** Gönül göğünden murad kalptir. Yıldızdan ise hatıra gelen düşüncelerdir. Hatıra gelenlerin hiç sonu yoktur. Bin güneş ve bin kamerden maksat o hatıra gelenlerden açılan ilâhî zevklerdir.
Reklam
Şecaatten perva eden ,Müslüman ve Türk olamaz!..
Mısrî, burada devir nazariyesini ağaç ve meyve istiaresi ile işlemiştir.
***** Şol dâneleri gör biter eşçâr olur, Sırrıyle içinden yine esmâra gelirler (Şu tâneleri gör biter ağaçlar olur, Sırrıyle içinden yine meyvelerle gelirler) *****
***** Tâ’lim edip esmâyı bildir bize eşyâyı, Duymaya “Ev ednâ” yı hikmet yolunu göster. (İsimleri tâ’lim edip bildir bize eşyâyı, “Ev ednâ” yı duymaya hikmet yolunu göster.) *****
Reklam
Ayna ? yorumda
***** Bil ki vech‐i Hakk’a mir’âttır özün bir hoş gözet, Men aref sırrındaki ma’den senin kânındadır. (Hoş gözet ve bil ki özün Hakk yüzüne aynadır, Men aref sırrındaki ma’den senin içindeki ocaktadır.) *****
***** Dil bekâsın, dost fenâsın istedi mülk‐i tenin, Bir devâsız derde düştüm ah ki Lokmân bî‐haber. (Ten mülk‐i gönül bekâsını, dost fenâsın istedi, Ah devâsız bir derde düştüm ki Lokman Hekim habersiz.) *****
***** Günde bir taşı binâ‐yı ömrümün düştü yere, Can yatur gâfil binâsı oldu virân bî‐haber. (Günde ömür binamın bir taşı yere düştü, Canın binası harab oldu gâfil yatar habersiz.) *****
Şiirin tamamı güzel bir seslendirme ile yorumda
Gökte uçarken seni indirdiler, Çâr‐ı unsur bendlerine urdular, Nûr iken adın Niyâzî dediler, Şol ezelki itibârın kândedir. (Gökte uçarken seni indirdiler, Dört unsur hükmüne vurdular, Adın Nûr iken Niyâzî dediler, Şu ezelki itibârın nerdedir? ) *****
Reklam
Vahdet‐i Vücud ilkesi
İnsan Allah’ın da yardımı ile (ve vahyin öğrettiklerine dayanarak) kendisindeki ilâhî yanı keşfederek nazarî ve amelî kemali elde etmek için büyük bir mücadeleye koyulur. Nefsinin “âdî ve bayağı güçlerini” hâkimiyeti altına alır. Manevî imkân ve kabiliyetlerinin idraki yolunda adım adım ilerler. Sonunda öyle bir kemal noktasına gelir ki, kendisinde ilâhî sıfatların, beşerî imkânların elverdiği seviyede gerçekleştiğini hisseder. O zaman her şeyle ve her şeyin yaratan ile bağlantılı, ilişkili olduğunu fark eder. Hangi kaynaktan geldiğini ve hangi kaynağa döneceğini bilir. Nereye baksa Allah’ın yüzünü” görür. O’nun daimî “huzuru” nda düşünür ve hareket eder. Beşerî irade ile ilâhî irade arasındaki gerilim yok olur. Birinci derecede kâmil insanın gönlü, ikinci derecede ise her şey, ilâhî tecellîye mazhar olur. Artık sûfî her zaman, her şeyde O’nunla olduğunu idrak eder” Kâinattaki, zerreden küreye her mevcud, Allah’ın varlığının ve birliğinin, kâinatla özdeş olmadığının açık bir delilidir. İyi düşünebilen zekâlar bilinenden bilinmeyeni; görülenden görülmeyeni; hissedilebilir kuvvetlerden ana kuvveti keşfedebilir. İnsana düşen, hâşâ Allah’la kâinatı özdeşleştirerek Allah’ı inkâr etmek değil, yaratılışın sırlarını inceleyerek yaratıklardan, Aşkın ve Mutlak Yaratan’ın varlık ve birliğini görmektir.
***** Ten tahtıdır bu cânın, can tahtıdır cânânın, Ey Niyâzî şüphesiz ol bî‐mekân sendedir. ***** Allah Teâlâ’yı kendinden uzak gören için vuslat yoktur. Vuslat yolu hakikatte senden sanadır. Çünkü âlemde Allah Teâlâ’dan ayrı ve gayrı bir şey yoktur.
Bir şeyin aslı yoksa gölgesi de olmaz. Gölgeyi seven, aslı da sevmiş demektir.
İnsan, ister elli yıl, isterse bin yıl yaşasın, bu da sadece bir hayaldir ve gerçekte bu süre bir ândır. Kaç yaşında olursa olsun insan, daima kendini dün dünyaya gelmiş gibi hisseder *****
Pan YayınlarıKitabı okudu
Tevhit, sevgiden ibarettir.
***** Sevgi olmazsa tevhitten söz edilemez. Allah kimseyi sevgiden mahrum etmesin!.. *****
Pan YayınlarıKitabı okudu
İnsanın esas evi, Allah'ın yanıdır.
Ehl-i tevhit, kâinatın mel'abe-i vahdet, yani oyun yeri olduğunu bilir ve orada oynayanları seyretmekle yetinir, yaptıklarını da hoş görür. Mezahir âlemi denen bu âlemin hakikat değil, çocukların hayal âlemi ve oyun yeri olduğunu: "Şu dünya hayatı oyundan, eğlenceden ibarettir" 47:36 âyeti bildirmektedir. Burada çocuklar oynayacaklar ve sonra her şeyi bırakıp, gerçek evlerine döneceklerdir.
Pan YayınlarıKitabı okudu
276 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.