Ve Dağlar Yankılandı
Güzellik gelişigüzel, düşüncesizce dağıtılmış, hakkıyla kazanılmamış, muazzam bir armağandır.
Sayfa 330Kitabı okudu
Ve Dağlar Yankılandı
Yıllar sonra, ...., bilmediğim bir şeyi anladım. Dünyanın sizin içinizi görmediğini, derinin ve kemiğin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kederlerinizi zerre kadar umursamadığını. Gerçek işte bu kadar basit, bu kadar saçma ve bu kadar gaddardı.
Sayfa 330Kitabı okudu
Ve Dağlar Yankılandı
İsteklerini söndürmüş, hayallerini gömmüş kadınlar, onlarla konuştuğunuzda gülümser, hiçbir sorunları yokmuş gibi yaparlar. Sanki gıpta edilesi yaşamlar sürüyormuş gibi. Ama yakından bakınca, o çaresiz anlamı, o kıstırılmışlığı fark eder, bütün o iyimserlik gösterisini nasıl yerle bir ettiğini görürsünüz.
Sayfa 181 - NilaKitabı okudu
Ve Dağlar Yankılandı
Bir süre, kelimenin gerçek anlamıyla yolumu yitirdim, ne yapacağımı bilemez durumda kaldım.
.....
Şimdiyse istediğimi yapmakta özgürdüm, ancak bu özgürlüğü bir yanılsama sayıyordum, çünkü en çok istediğim şey elimden alınmıştı. Yaşamında bir amaç bul ve ona göre yaşa, derler. Ama bazen, ancak yaşayıp bitirdikten sonra yaşamının bir amacı olduğunu fark edersin, bu da genellikle hiç aklında olmayan bir amaçtır. Şimdi, artık görevimi tamamladığımdan, kendimi hedefsiz, başıboş hissediyordum.
Sayfa 128 - NebiKitabı okudu
Ve Dağlar Yankılandı
Bir başkasının yüreğini, yüreğinden geçenleri yargılarken kişi bir miktar da olsa alçakgönüllülükten ve yardımseverlikten nasibini almış olmalı.
Sayfa 110 - NebiKitabı okudu