"Bir şeyi iyi yapabilmek, kendinizi ona adamaktır; bir bütünlüğün peşinde olmak, işin özünü gözetmektir. Bir şeyi iyi yapmayı öğrenmek ömür boyu sürebilir. Buna değer."
Yazmanın amacı para kazanmak, ünlü olmak, sevgili bulmak, sevişmek ya da arkadaş edinmek değildir. Sonuçta amaç, eserinizi okuyacak insanların hayatlarını ve kendi hayatınızı zenginleştirmektir. Amaç; uyanmak, iyileşmek ve başa çıkmaktır. Mutlu olmaktır, tamam mı? Mutlu olmak.
... kendime ne hakkında yazdığımı sormakta tereddüt etmiyorum. Neden gitarımı çalabilecekken ya da motorumu sürebilecekken bunu yazıyorum, canla başla çalışmama neden olan nedir?
Karakterlerinize ses veren diyalogdur ve diyalog karakter özelliklerini belirlemede çok önemlidir. İnsanların yaptıkları bize söylediklerinden daha çok şey anlatır. Bir de konuşmalar alçaktır: İnsanların söyledikleri, genelde kendileri bile farkına varmadan, karşı tarafa nasıl biri olduklarını anlatıverir.
Bence okurun gerçekten hikayenin içinde hissetmesi için hikayenin geçtiği yer ve hikayenin dokusu, karakterlerin fiziksel betimlemesinden çok daha önemli.
Sağlıklı bir beden ve ben dahil kimsenin kahrını çekmeyen, özgüvenli bir kadınla düzenli bir ilişki, iş hayatımda süreklilik sağladı. Bence bunun tersi de doğru: Yazmak ve yazmaktan aldığım keyif, sağlığımın ve ev hayatımın dengede kalmasına katkıda bulundu.
Yazar olmak istiyorsanız her şeyden önce şu iki şeyi yapmalı; yani çok okuyup çok yazmalısınız. Bildiğim kadarıyla bu ikisini yapmadan başarmanın, kestirmeden gitmenin yolu yok.
Sonuçta marangozlar da canavar yapmaz; ev, dükkan, banka inşa eder. Bazılarını kalas üstüne kalas koyarak yükseltirler, bazılarını tuğla üstüne tuğla koyarak inşa ederler. Siz de sözcük dağarcığınızı, dil ve temel üslup bilginizi kullanarak her defasında bir paragraf oluşturacaksınız. Her katı birer birer çıktığınız ve her kapıyı eşit zımparaladığınız sürece istediğiniz her şeyi inşa edebilirsiniz; enerjiniz varsa koca konakları bile.
Çoğu kötü yazının temelinde korkunun yattığına kanaat getirdim. Kişi kendi için yazıyorsa bu korku hafif olabilir; ben bu korkuyu anlatmak için çekingenlik kelimesini kullanıyorum. Ancak kişi bir teslim süresi dahilinde çalışıyorsa (okul ödevi, gazete makalesi, SAT denemesi) o korku çok daha yoğun olabiliyor.
Yazınıza yapabileceğiniz en kötü şeylerden biri -kısa kelimelerinizden belki biraz utandığınız için- uzun kelimeler aramanız ve kelime dağarcığınızı süslemenizdir. Bu evcil hayvana gece elbisesi giydirmek gibi bir şey. Hayvan halinden utanıyor fakat bu planlanmış sevimlilik numarasını ayarlayan kişi daha çok utanmalı.
Yazma eylemine gerilerek, heyecanlanarak, umutlanarak ve umutsuzluğa düşerek yaklaşabilirsiniz, aklınızdaki ve kalbinizdekileri asla tam anlamıyla kağıda aktaramayacağınız hissini taşıyabilirsiniz. Bu işe yumruklarınızı sıkmış, gözlerinizi kısmış, kıç tekmeleyip birilerini alaşağı etmeye hazır halde girebilirsiniz. Bir kızın sizinle evlenmesini ya da dünyayı değiştirmeyi istediğiniz için girebilirsiniz. Her türlü girebilirsiniz, sadece hafife alarak girmeyin. Bir kez daha söyleyeceğim: İşe, boş sayfayı hafife alarak girmeyin.