Kalabalıklardan da korkuyorum, bir araya toplanmış çok sayıda insandan. Akşam olup da sokakta gürültü patırtı işitince irkiliyorum ve başladı işte diye düşünüyorum... kıyım yani...
Bir milyon insan bir yerde toplanıp edimlerine haklılık kazandırmaya çalışarak birbirini öldürüyor ve hepsi eşit derecede hasta ve hepsi eşit derecede mutsuz.
Ama işte zaman geçiyor ve tüm bu ölümlere, acılara ve kana alışmaya başlıyorum; gündelik hayatta da daha duyarsız, daha tepkisiz olduğumu ve yalnızca en kuvvetli itkilere cevap verebildiğimi hissediyorum....
Sayfa 38 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Çocukluktan beri bana hayvanlara eziyet etmememi, merhametli olmamı öğrettiler; okuduğum bütün kitaplar da bunu öğretti ve sizin kahrolası savaşlarınızdan zarar görenlere öyle acıyorum ki canın yanıyor.
İnsanlar acımasızlaşabilir, hassasiyetlerini yitirebilir, kan, gözyaşı ve acı görmeye alışabilirler, tıpkı kasaplar, ya da bazı doktorlar ya da askerler gibi; ama hakikati bir kere öğrendikten sonra ondan vazgeçmek nasıl mümkün olabilir?
Bir düşün: İnsana onlarca, yüzlerce yıl merhamet, sağduyu ve mantık öğretip, onu bilinçlendirdim diyemezsin, her şeyin bir bedeli var. En önemlisi de bilinç.
Savaş bir çıktı mı katliam yaşanacağını geçmişe bakarak anlayabiliriz. Eski insanların nesli neden tükendi? İnsangiller içinde hayatta kalan tek tür neden Homo Sapiens? Türler, aralarındaki en ufak fark nedeniyle birbirlerini öldürüyorlar. İnsanlar bizimle bir arada var olamazlar. Tarih yine tekerrür ediyor. Şimdi Homo Sapiensi yok etme sorası bizde.
İnsanlar her zaman kendilerini diğerlerinden ayırmak ister. Kendi egolarını tatmin etmek için başkalarına tepeden bakmaları gerekir. İşte bu yüzden insanları ten rengine göre ayırıyor ve köleleştiriyoruz.