Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mesela, muhtemelen Kızıl Ordu Doğu'dan yaklaştığı için, Eichmann bu ülkenin "Doğu'dan Batı'ya doğru taranmasını" emrediyordu ve bu da Budapeşte Yahudilerinin ilk haftalarda tahliye edilemeyeceği anlamına geliyordu- bu durum, başkentlerinin judenrein (Yahudilerden temizlenmiş) hale gelme konusunda öncülük etmesini isteyen Macarlarda büyük bir üzüntü yaratıyordu.
Sayfa 147
"Tanınmış" Yahudiler meselesi Almanya'da hala unutulmuş değil. Gazilerden ve diğer imtiyazlı kategorilerden bahsedilmezken, bu uğurda onca Yahudi kurban edildiği halde, "ünlü" Yahudiler hala üzüntü konusu. Özellikle de kültürlü elitler arasında, Almanya'nın Einstein'ı kapı dışarı etmesinden çok büyük bir üzüntü duyduğunu hala açık açık dile getiren insanların sayısı az değil. Gelgelelim bu insanların fark etmedikleri bir şey var: Dahi olmasa da, küçük Hans Cohn'u karşıdan ateş edip öldürmek, birini kapı dışarı etmekten çok daha büyük bir suç.
Sayfa 141
Reklam
Böylece katiller, "İnsanlara ne korkunç şeyler yaptım!" demek yerine, "Görevlerimi yerine getirirken ne korkunç şeyler görmek zorunda kaldım, bu görevin omuzlarıma yüklediği yük nasıl da ağır!" diyebiliyorlardı.
Sayfa 114
1943'te mağlubiyet yaklaştığında bile, resmi olarak hala sadece "muarızla, Yahudilerle" ilgilenen tek büro Eichmann'ınkiydi. Ama tekelini kaybetmişti aslında, çünkü o dönemde bütün bürolar ve aygıtlar, Devlet ve Parti, Ordu ve SS bu sorunu çözmekle meşguldü. ... Muazzam bir güce sahip bütün bu organların birbirleriyle sıkı bir rekabet içinde olduklarını da unutmamak lazım -bu durumun kurbanlarına bir faydası yoktu tabii, zira hepsinin tek bir amacı vardı: olabildiğince çok Yahudi öldürmek.
Sayfa 80
320 syf.
·
Puan vermedi
Benim de yahudi Arkadaşlarım var!
"yahudilikle hiçbir ilgim yok, Ne bir yahudiyi ne de bir insanı öldürmedim, Öldürme emri vermedim" diyor Eichmann. Önce yazar hakkında bilgiyle başlayalım ki daha iyi anlayalım. Hannah Arendt, yahudi soykırımını görmüş, yahudi kimliğinden ötürü kampa alınmış kişidir. Referansları yardımıyla kamptan kaçış, önce Fransa ya geçer Almanya
Kötülüğün Sıradanlığı
Kötülüğün SıradanlığıHannah Arendt · Metis Yayınları · 2012692 okunma
Savcı ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bu adamın "canavar" olmadığı ortadaydı, ama soytarı olmadığından kuşkulanmamak elde değildi. Bu şüphe meselenin tamamı açısından hayati bir önem taşıdığından; Eichmann ve onun gibilerin milyonlarca insana çektirdiği ıstırap göz önünde bulundurulduğunda, böyle bir şüpheyi devam ettirmek çok zor olduğundan, Eichmann'ın en korkunç soytarılıkları pek fark edilmedi ve neredeyse hiçbir zaman rapor edilmedi.
Reklam
Eichmann'ın bu konudaki kanaatleri mütevazılıktan çok uzaktı: "Kaderin bana bahşettiği birkaç yetenekten biri, bana bağlı olduğu ölçüde, hakikati söyleme yeteneğidir." Savcı, işlemediği suçları (!) üstüne yıkmaya çalışmadan önce bile böyle bir yeteneğe sahip olduğunu iddia etmişti.
Savaş sırasında, Alman halkının tamamı üstünde en çok etkili olan yalan, "Alman halkının kader savaşı" sloganıydı. Hitlerin veya Goebbels'in bulduğu bu slogan, insanın kendini aldatmasını üç açıdan kolaylaştırıyordu: Birincisi, bu savaş aslında savaş değil, demeye getiriyordu; İkincisi, savaşı başlatan Almanya değil, kader olmuştu; üçüncüsü, bu savaş Almanlar için bir ölüm kalım meselesiydi ya düşmanlarını yok edeceklerdi ya da kendileri yok olacaklardı.
Nazi rejiminin çöküşünden on sekiz yıl sonra, bu rejimin apaçık yalanlarının büyük bir kısmının unutulduğu bir zamanda bile, yalancılığın Alman ulusunun karakterinin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini düşünmemek zordur.
Sonunda sanığa "boş laflar" ettiğini söylediklerinde, hâkimler şüphesiz çok haklıydılar; ama bu boş lafların sahte olduğunu, sanığın çirkin ve aslında hiç de boş olmayan diğer düşüncelerini bu yolla saklamaya çalıştığını düşünürken yanılıyorlardı.
Reklam
" Kötülüğün sıradanligi..." Hannah Arendt.
Yahudiler tam vatandaş olamayacaklar, devlet kadrolarında görev alamayacaklar, basın sektöründe çalışamayacaklardı ve 2 Ağustos 1914'ten, I. Dünya Savaşı başladıktan sonra Alman vatandaşlığına geçenler vatandaşlık haklarından mahrum bırakılacaklar, yani sınırdışı edileceklerdi. (Her zamanki gibi, vatandaşlık haklarından mahrum etme süreci hemen başlatıldı; Zbaszyn'deki Polonya sınırına doğru her gün biraz daha sürülen ve burada hemen kamplara kapatılan on beş bin kadar Yahudinin toptan sınırdışı edilmesiyse bundan tam beş sene sonra, artık kimsenin böyle şeyler olmasını beklemediği bir sırada gerçekleştirildi
Nazilerin tipik özelliklerinden biri de, düşmanları anısına müzeler kurmaktır. Savaş zamanında, Yahudi karşıtı müzeler ve kütüphaneler kurma şerefine erişebilmek için pek çok hizmet birimi sert bir rekabete girmiştir.
Her halükârda, ne bu davaya inandığı için Parti'ye katılmış ne de katıldıktan sonra inanmaya başlamıştı -ne zaman Parti'ye katılma nedeni sorulsa, Versay Antlaşması ve işsizlikle ilgili tatsız, basmakalıp lafları yineleyip duruyordu; ama aslında, mahkemede de dile getirdiği gibi, "bütün beklentilerinin aksine, daha önce böyle bir karar almadığı halde, sanki parti onu yutuverdi. Her şey çok çabuk, bir anda oldu." Doğru dürüst bilgi edinmeye ne vakti vardı ne de isteği, Parti programını bile bilmiyordu, Kavgam'ı bir kere olsun okumamıştı.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.