Kaçkıncılık çok zor... Kaçan kaçana! Yoruldum, anamın sırtına bindim. Yol bayır, dağ sarp. Anacazım da yoruldu. Susuzluktan ölüyorum! Bi çeşmenin başında anam indirdi beni sırtından. Buz gibi su iç tiğimi şimdi gibi hatırlıyorum. Çeşmenin başında ağlaşan çocuklar...
Kimi anasını kaybetmiş, kimi babasını... Derken Yatağan Köyü'ne var dık. Yoncalar biçiliyordu."
Gerçekliğine dair bilimsel olarak hiçbir kanıt olmayan düşünce gözüyle maddelere
İstediğini şeyi yaptırma, telekinezi ya da kısaca TK gücüne sahip, çevresinde onlara
Tekkisi içinde fırtınalar Kopan Carrie nin köyü dinci annesiyle hayatı o kadar zor ki,
Şu kadar söyleyeyim Carrie regl olduğu için dolaba kilitleyip günah çıkarması için saatlerce tutuyor.
GözStephen King · Altın Kitaplar · 20216.4k okunma
ben sık sık, tasavvufla ilgili olarak romantik bir görüşü benimsemekle itham ediliyorum. bu ithamın doğruluğunu kabul etmekten mutluyum. zira ben romantizmi güzelliğin takdir edilmesi olarak tanımlıyorum
..romantizmin realizmden hiçbir farkı yoktur. kaldı ki, bu günlerde realizm adına geçerli olan şey de şaşkınlık içinde olan insanların koyu ve katmerli bir şekilde aldatılmalarıdır
kimi sevsem sensin
hayret sevgi hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet yarım bakışları o kadar tehlikeli
senin sigaranı senin gibi içiyor
kimi sevsem sensin
hayret senden nedense vazgeçilemiyor
her şeyi terk ettim
ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli dudakları keskin kırmızı jilet bir belaya çattık nasıl bitirmeli gitar kımıldadı mı zaman deliniyor kimi sevsem sensin
hayret kapıların kapalı girilemiyor
kimi sevsem sensin
senden ibaret hepsini senin adınla çağırıyorum arkamdan şımarık gülüşüyorlar getirdikleri yağmur sende unuttuğum hani o sımsıcak iri çekirdekli
senin gibi vahşi öpüşüyorlar
kimi sevsem sensin
hayret in misin cin misin anlamıyorum
ATTİLA İLHAN
"Hacı" diyordu, "şu dünyada ne mert, ne izzetinefis sahibi insanlar var. Bak şu adama. Ölmeden öldü gitti. Bir bıraksalar buradan, alimallah, o Köyü yerine bir eder. onları kıyık kıyık keser. "
"Çok güzelsin ama bu yüzünle alakalı bir mevzu değil. Kurduğun ve yazdığın cümlelerle , ses tonunla veya saçının uzunluk ölçüsüyle alakalı. Ya da retinanın etrafındaki o koyu çemberle ve elmacık kemiklerinle. Ama kesinlikle yüzünle alakalı değil. Sen parça parça güzelsin. Bütünken diyecek kelime bulamıyor insan..."
Pazar günleri, hayatın intikam günleri. Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.
Zamanımızda eski koyu taassup yok, dünyanın birçok yerinde İslâm'ı anlatmak mümkün; dinleyen, kabul edip İslâm'a giren çok oluyor. Biz çalışırsak çağ dışı, batıl, cahil, uydurma, şeytanî inanç ve zihniyetler elbette yıkılacak; insanlık haklıyı-haksızı, doğruyu-eğriyi, Hakk'ı-batılı, gerçeği-yalanı, rahmanîyi-şeytanîyi, iyiyi-kötüyü, dürüstü-sahtekârı bir gün er geç anlayacak, yeryüzüne İslâm mutlaka hâkim olacak, akl-ı selîm, ilim, irfan, insaf, hak ve adalet muhakkak galip gelecek.
Yeter ki biz fert ve grup olarak, irşat ve îlâ-yı kelimetullâh vazifemizi hakkıyla ve güzel bir şekilde yapalım...
Hani bazen olur ya, mutluluğun ta
Zirvesine çıkarız da gidemeyiz daha fazla,
Ardından aynı mesafeyi aynı hızla
Düşeriz yuvarlana, takla ata,
Öyle oldu bana da işte o sabah,
Hücum etti koyu korku ve vehim,
Loş hüzün, kör fikirler, ad veremediğim.
Savaşın gölgesinde yaşayan, her yerin ölülerle kaplı, insanların kimlik tespiti bile yapılmadan toplu mezarlara gömüldüğü, taziye merasimlerinin anlamının olmadığı, ölüm karşısında herkesin eşit olduğu, daha da vahim olanı ölümün öfkeye yol açmadığı ve hayatta kalanların kıskandığı bir kurtuluş yolu haline geldiği bir ülkede ölmek mi zordur yoksa